Bireysel Başvuru Basın Duyuruları

17.11.2015
BB 41/15
Yaşam Hakkına İlişkin Fahriye ERKEK ve Diğerleri Kararı Basın Duyurusu
Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, 16/9/2015 tarihinde Fahriye Erkek ve diğerleri başvurusunda (B. No: 2013/4668), Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. |
Olaylar
Başvuruculardan Fahriye Erkek’in oğlu, diğer başvurucuların ise kardeşi olan 1979 doğumlu M.E., olay tarihinde başvurucular ile birlikte aynı meskende ikamet etmektedir.
Başvurucular ve M.E. 1990’lı yıllarda Diyarbakır ilindeki köylerinde ikamet etmekte iken o tarihlerde bölgede silahlı eylemler gerçekleştiren terör örgütü tarafından örgüte yardım etmeleri veya katılmaları hususunda baskı görüp tehdit edilmeleri üzerine İzmir iline göç etmişler ve burada yaşamaya başlamışlardır.
M.E., 10/10/2011 tarihinde sabah saatlerinde başvurucular ile birlikte ikamet ettiği evden iş aramaya gideceğini söyleyerek ayrılmış, sonrasında ise kendisinden haber alınamamıştır. Başvurucuların, olayı ilgili kolluğa ihbar etmeleri üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olay hakkında soruşturma başlatılarak, M.E.nin aranmasına başlanmıştır. 18/12/2011 tarihinde M.E. ormanlık bir alanda ağaca asılı şekilde bulunmuştur.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı olaya ilişkin soruşturma sonunda, ölümün intihar sonucu gerçekleştiği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
İddialar
Başvurucular, soruşturma mercilerinin ölümün intihar sonucu gerçekleştiğine dair ön yargılı tutumları nedeniyle, olayın etkili biçimde soruşturulmadığını ileri sürmüşlerdir.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Anayasa Mahkemesine göre doğal olmayan bir ölümün meydana gelmesi halinde, Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen hak kapsamında devletin, ölümün nedenlerini soruşturma ve sorumluları tespit ederek cezalandırma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu usul yükümlülüğünün yerine getirilmemesi hâlinde, devletin yaşam hakkı kapsamındaki negatif ve pozitif yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediği tespit edilemez. Bu nedenle devletin yaşam hakkı kapsamındaki yükümlülüklerinin güvencesini, etkili soruşturma yükümlülüğü oluşturmaktadır.
Yaşam hakkı kapsamında yürütülen ceza soruşturmalarının amacı, yaşam hakkını koruyan mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanmasını ve sorumluların ölüm olayına ilişkin hesap vermelerini sağlamaktır. Bu bir sonuç yükümlülüğü olmayıp uygun araçların kullanılması yükümlülüğüdür.
Soruşturma yükümlülüğü, her soruşturmada mağdurların beyanlarıyla bağdaşan bir sonuca ulaşılması gerektiği anlamına gelmemekle birlikte, soruşturma kural olarak, olayın gerçekleştiği koşulların belirlenmesini ve iddiaların kanıtlanması hâlinde sorumluların tespit edilerek cezalandırılmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır. Ölüm olayının nedenini veya sorumlu kişilerin tespiti imkânını zayıflatan bir eksiklik, etkili soruşturma yükümlülüğüne aykırılık oluşturabilir.
Başvuruya konu soruşturmada, başvurucuların yakınlarının üçüncü bir kişi tarafından öldürülmüş olabileceğine ilişkin iddialara ve olayın kendine özgü koşullarına rağmen, bu durumun araştırılmasına yönelik bir adım atılmamıştır. Bu kapsamda söz konusu olaya ilişkin bilirkişi incelemeleri de dâhil olmak üzere tüm kanıtları toplamak için alınabilecek makul tedbirleri alma yoluna gidilmeyerek, olaya ilişkin ihtimal ve iddialara karşı en başından itibaren kayıtsız kalınmıştır.
Soruşturma kapsamındaki kayıtsızlığa, ölümün intihar sonucu gerçekleştiğine dair ön yargılı tutumun neden olduğu değerlendirilmiştir. Soruşturmada ölüm olayının sebebini ve varsa sorumlu kişilerin ortaya çıkarılması imkânını zayıflatan, bu yönüyle soruşturmanın derinliği üzerinde önemli etki gösterecek nitelikte birtakım eksiklikler bulunduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkının usul yönünün ihlal edildiğine karar verilmiştir.
Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir. |