Bireysel Başvuru Basın Duyuruları
30.11.2022
BB 103/22
Ülkesinde Ölüm Cezasına Mahkûm Edilen Yabancının Üçüncü Bir Ülkeye Sınır Dışı Edilmesine Karar Verilmesi Nedeniyle Yaşam Hakkı ile Kötü Muamele Yasağının İhlal Edilmesi
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 29/9/2022 tarihinde, Hooman Hosseınpour (B. No: 2021/47168) başvurusunda Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir. |
Olaylar
Yabancı ülke vatandaşı olan başvurucu hakkında, çeşitli adli suçlara karışması nedeniyle 19/8/2019 ve 4/6/2020 tarihlerinde sınır dışı edilme kararı verilmiştir. Başvurucu, 4/6/2020 tarihli sınır dışı etme kararının iptali için idare mahkemesinde dava açmıştır. 4/6/2020 tarihli sınır dışı etme kararının aslında 19/8/2019 tarihli sınır dışı etme kararının düzeltilmesine yönelik bir karar olduğu tespitini yapan idare mahkemesi; sınır dışı edilmesine karar verilen başvurucunun gönderilebileceği güvenli üçüncü ülkenin belirlendiğine ilişkin bilgi ve belgenin dava dosyasına sunulmadığı, başvurucunun herhangi bir ülkeye gönderilmesi durumunda ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalma ihtimali olan, hayatının veya hürriyetinin tehdit altında olacağı ülkelere gönderilme riski ile karşı karşıya kalacağı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir.
Başvurucunun 7/4/2021 tarihinde bir tehdit ve yaralama olayına karışması üzerine kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturduğu gerekçesiyle hakkında yeni bir kayıt düzeltme kararı alınmıştır. Başvurucu, 19/8/2019 tarihli sınır dışı etme kararına karşı idare mahkemesinde dava açmıştır. İdare mahkemesi; başvurucunun ülkesinde kişisel olarak nasıl bir risk altında olduğuna ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmadığı, her an sınır dışı edilme tehlikesi altında olmasına rağmen resmî makamlara başvuruda bulunmaksızın Türkiye’de yaşamaya devam ettiği, ülkesinde kötü muameleye uğrayabileceğine ilişkin iddialarının inandırıcılığı konusunda tereddüt oluştuğu, ülkesinde kötü muamele riski altında olduğunu ilk kez hakkında sınır dışı kararı alınması üzerine açtığı davada dile getirdiği ve sonuç olarak sınır dışı edileceği ülkede işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare göstermediği gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
İddialar
Başvurucu, ülkesinde ölüm cezasına mahkûm edildiğini belirterek henüz tespit edilmemiş üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilmesine karar verilmesi ve bu karar aleyhine açılan davada sınır dışı etmenin olası sonuçlarıyla ilgili iddialarının titiz bir incelemeye tabi tutulmaması nedeniyle yaşam hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Somut olayda başvurucunun gidebileceği üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilmesine karar verilmesi nedeniyle rızası olmadan ülkesine sınır dışı edilmesinin mümkün olmadığının düşünülmesi mümkündür. Ancak Anayasa Mahkemesine göre söz konusu karar başvurucunun dolaylı olarak ülkesine sınır dışı edilmesine engel oluşturmamaktadır. Nitekim 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda ve Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik’te üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilmesine karar verilen yabancıların hangi ülkeye sınır dışı edileceğinin nasıl tespit edileceği, bu ülkenin başvurucuya bildirilip bildirilmeyeceği, başvurucunun tespit edilen ülkenin kendisi için güvenli ülke olmadığına ve/veya söz konusu üçüncü ülkenin kendisini ülkesine sınır dışı edeceğine ya da iade edeceğine ilişkin bir iddiası varsa bu iddiasına dayanarak dava açıp açamayacağı ve şayet dava açabilecek ise bu davanın sınır dışı işlemlerini durdurup durdurmayacağı konusunda herhangi bir norm bulunmamaktadır.
Bununla birlikte bahsi geçen husus, hukuki düzenlemede boşluk bulunmasından ileri gelmemektedir. Çünkü 6458 sayılı Kanun’un “Yabancılar, sınır dışı etme kararıyla, menşe ülkesine veya transit gideceği ülkeye ya da üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilebilir.” şeklindeki 52. maddesinin yabancının sınır dışı edileceği ülke tespit edilmeden sınır dışı etme kararının alınabileceği şeklinde yorumlanması mümkün değildir. Gerçekten 6458 sayılı Kanun’un geri gönderme yasağıyla ilgili 4. maddesi ile sınır dışı etme kararı alınmayacaklarla ilgili 55. maddesinde menşe ülkeden söz edilmeden hiç kimsenin işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilemeyeceği, sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare bulunan yabancı hakkında sınır dışı etme kararının alınmayacağı ifade edilmiştir. Yabancının nereye sınır dışı edileceğinin sınır dışı etme kararında yer almaması hâlinde sınır dışı edileceği ülkede yabancının ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalıp kalmayacağının veya yabancının dolaylı olarak menşe ülkesine sınır dışı edilip edilmeyeceğinin yargı mercilerince değerlendirilemeyeceği açıktır.
İdare mahkemesi kısaca başvurucunun ülkesinde kişisel olarak nasıl bir risk altında olduğuna ilişkin açıklamada bulunmadığı, ülkesinde kötü muameleye uğrayabileceği iddialarının inandırıcılığı konusunda tereddüt oluştuğu ve başvurucunun sınır dışı edileceği ülkede işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare göstermediği gerekçesiyle başvuru konusu davayı reddetmiştir. Oysa başvurucu idare mahkemesine hakkında verilmiş bir idam cezasına ilişkin olduğunu ileri sürdüğü mahkeme kararı ile bu kararın Türkçe çevirisini sunmuştur. Bu belgelerin muhteviyatı gözetildiğinde idare mahkemesinin kendisine fotokopisi sunulan ve idam cezasına ilişkin olduğu iddia edilen kararın gerçekten var olup olmadığı ve var ise kesinleşip kesinleşmediği konusunda araştırma yapması gerekir. İnsan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza olup Anayasa’nın 17. maddesinin son fıkrasında yaşam hakkına yapılan müdahalenin hukuka uygun olduğu durumlar arasında sayılmayan ölüm cezasına yabancının maruz kalacağına veya mevcut bir ölüm cezasının uygulanması konusunda gerçek bir riskle karşı karşıya kalacağına inanılması için önemli nedenlerin var olduğu durumlarda Anayasa’nın 17. maddesi, sözü edilen riskle karşılaşacağı ülkeye doğrudan veya dolaylı olarak sınır dışı edilmesini yasaklamaktadır.
İdare mahkemesince verilen kararda sınır dışı etme kararında başvurucunun nereye sınır dışı edileceğinin belirtilmediği ile ilgili değerlendirme bulunmadığı görülmüştür. Hâlbuki başvurucu tarafından örneği idare mahkemesine sunulan, bizzat idare mahkemesince verilen ve Anayasa Mahkemesinin yukarıdaki tespitine benzer değerlendirmeler içeren 4/6/2020 tarihli kayıt düzeltme kararının iptaline ilişkin kararda; başvurucunun gönderilebileceği güvenli üçüncü ülkenin belirlendiğine ilişkin hiçbir bilgi ve belgenin dava dosyasına sunulmadığı, başvurucunun dava konusu karara istinaden herhangi bir ülkeye sınır dışı edilebileceği ve bu durumda başvurucunun ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalma ihtimali olan, yaşamının veya maddi ve/veya manevi varlığının tehdit altında bulunacağı ülkelere gönderilme riski ile karşı karşıya kalacağı ifade edilmiştir. Bu sebeple idare mahkemesinin bahsi geçen iptal kararını da gözeterek başvurucunun iddialarıyla ilgili bir değerlendirme yapması gerekirdi.
Mevcut koşullar altında başvurucuya ülkesine dolaylı olarak sınır dışı edilmesine karşı koruyan etkili usul güvencelerinin sağlandığı ve idare mahkemesinin başvurucunun ihlal iddialarını titizlikle incelediği söylenemez.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yaşam hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir. |