6.8.2025

BB 11/25

Turizm Tesisi Yapılmak Üzere Tahsis Edilen Taşınmaza İlişkin Kesin Tahsis İşleminin İptal Edilmesi Nedeniyle Yapılan Başvuruya İlişkin Karar

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 12/12/2024 tarihinde, FYA Turizm İnşaat İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret A.Ş. (B. No: 2020/2697) başvurusunda Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.

Olaylar

Kültür ve Turizm Bakanlığı (İdare), başvuruya konu somut olaydaki taşınmaza günübirlik tesis projesini gerçekleştirmesi için başvurucu Şirkete ön izin verilmesine karar vermiş; ardından taşınmaz başvurucu Şirkete tahsis edilmiştir. Başvurucu Şirketin ilk yıl üst hakkı bedeli olarak belirlenen bedeli ödemesi üzerine tahsise konu taşınmazın, tahsis süresi boyunca kullanılmak ve tahsis süresi sonunda İdareye iade edilmek üzere Şirket yetkilisine teslim edildiğine ilişkin teslim belgesi düzenlenmiştir.

İlerleyen süreçte imar planlarının iptal edilmesine bağlı olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı Arazi Tahsis Komisyonu tarafından kesin tahsis süresinin dondurulmasına karar verilmiştir. Anılan Komisyonun kesin tahsis süresinin işlemeye başlamasına karar vermesiyle birlikte İdare, taahhütnamenin ve teminat mektubunun güncellenmesini talep etmiş, yeni taahhütname ve teminat mektubu sunulmaması üzerine başvurucu Şirket adına yapılan kesin tahsis işlemini iptal ederek başvurucu tarafından yatırılan teminat mektubunu Hazineye irat kaydetmiştir. Kesin tahsis işleminin iptaline karar verilirken başvurucu Şirketin taahhütname ve teminat mektubunu sunmayarak tahsis koşullarına aykırı davrandığı ifade edilmiştir.

Başvurucu, idare mahkemesinde (mahkeme) kesin tahsisin iptaline ilişkin idari işleme karşı iptal davası açmıştır. Mahkeme dava konusu işlemin iptaline karar vermiş, bu karar davalı İdare tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz talebini inceleyen Danıştay Dairesi (Daire), mahkeme kararının bozulmasına ve davanın reddine karar vermiştir.

İddialar

Başvurucu, turizm tesisi yapılmak üzere tahsis edilen taşınmaza ilişkin kesin tahsis işleminin iptal edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi 

Başvuruya konu somut olayda Daire, başvurucu Şirketin Kamu Taşınmazlarının Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelik'in (Yönetmelik) 17. maddesinin (7) numaralı fıkrasında yer alan düzenlemeye aykırı olarak süresi içinde istenen taahhütnameyi ve teminatı sunmaması sebebiyle kesin tahsis işleminin iptal edilmesinin hukuka uygun olduğunu belirtmiştir. Yönetmelik'in dayanağı olan 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu'nun 8. maddesinde taşınmazların turizm amaçlı kullanımı düzenlenmektedir. Kanun hükümlerinin açık, ulaşılabilir ve öngörülebilir olduğu dikkate alındığında başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanağının bulunduğu kuşkusuzdur.

Somut olayda taşınmazın üzerine inşa edilecek tesisin faaliyete geçmesiyle turizm sektörüne katkı sağlayacak şekilde kullanılmak üzere tahsis edilmesinin, tahsisin kontrolünün ve gerekli şartların sağlanmaması hâlinde iptalinin kamu yararına dayalı meşru bir amaç taşıdığı açıktır.

Somut olayda tahsisin iptal edilmesi şeklindeki müdahalenin, üzerine bir an evvel turizm tesisi kurulmak suretiyle turizm sektörünün gelişmesine katkı sağlayacak olan taşınmazın ülke ekonomisine kazandırılması ve bu amacın gerçekleştirilmesinde kullanılması için elverişli bir araç olduğunda tereddüt bulunmamaktadır.

Turizm tesisi yapılması için tesis edilen tahsis işleminin, yatırımcının edimini yerine getirmesinin yanı sıra turizm tesisinin kararlaştırılan sürede ve nitelikte yapılmasını garanti etmek amacıyla talep edilen taahhütnamenin ve güncel bedel üzerinden hesaplanan teminatın sunulmaması sebebiyle iptal edilmesine ilişkin gerekçeler ve kamu makamlarının bu alandaki takdir yetkileri dikkate alındığında somut olayın koşulları altında müdahalenin gerekliliği hususunda yapılan değerlendirmenin aksine bir sonuca ulaşmayı gerektirecek bir neden de bulunmamaktadır.

Somut olaydaki müdahalenin ölçülülüğünün değerlendirilmesi bakımından asıl önem taşıyan ölçüt orantılılıktır. Somut olayda kesin tahsis süresinin dondurulması sebebiyle kullanım bedelinin ve teminat mektubunun güncellenmesi talep edilmiştir. Tahsis süresinin dondurulması suretiyle mücbir sebep veya kamudan kaynaklanan sebeplerle yaşanan gecikmelere karşı sözleşmenin ve taraf iradelerinin ayakta tutulması ile tarafların haklarının korunmasının amaçlandığı anlaşılmıştır. Nitekim Yönetmelik'in 17. maddesinin (7) numaralı fıkrası gereği kesin tahsis süresinin dondurulduğu tarih ile bu sürenin yeniden başlatılacağı tarih arasında geçen süre tahsis süresine eklenecektir. Bu kapsamda kesin tahsis süresinin dondurulmasıyla birlikte hak sahibi olan kişiler tahsis süresi boyunca taşınmazdan faydalanabilecek ve tahsis süresinin taşınmaz gerektiği şekilde kullanılmadan sona ermesi önlenebilecektir. Öte yandan tahsis süresinin dondurulması nedeniyle kullanım bedelinin ve teminat mektubunun güncellenmesinin istenmesinin bireysel yarar ile kamusal yarar arasındaki makul dengenin sağlanması amacına hizmet edebileceği değerlendirilmiştir.

Bu değerlendirmeler ışığında, başvurucunun talebi üzerine kesin tahsis süresinin dondurulmasına karar verildikten sonra tahsis süresinin işlemeye başlamasıyla birlikte başvurucudan teminatın ve taahhüdün güncellenmesinin talep edilmesinin başvurucuya aşırı bir külfet yüklemediği anlaşılmıştır. Sonuç olarak kamu yararı ile mülkiyet hakkının korunmasındaki bireysel yarar arasındaki adil dengenin başvurucu aleyhine bozulmadığı kanaatine varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.