28.12.2016

BB 47/16

Süre Aşımı Nedeniyle Kabul Edilemezliğe İlişkin Suat BİRCAN Kararı Basın Duyurusu

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 1/12/2016 tarihinde Suat Bircan tarafından yapılan bireysel başvuruda (B. No: 2014/16800), başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

Olaylar

Başvurucu, Toroslar Elektrik Dağıtım A.Ş.de Toplu İş Sözleşmesi (TİS) kapsamı dışı personel olarak çalışmakta iken TİS kapsamına alınması ile günlük ücretinin düşürüldüğünü belirterek gerek hizmet akdinden gerekse işyerinde uygulanan TİS hükümlerinden kaynaklanan işçilik alacaklarının tahsili istemiyle işveren aleyhine Adana 1. İş Mahkemesinde (Mahkeme) alacak davası açmıştır.

Mahkeme, başvurucunun bildirdiği tanıkları dinleyip davayla ilgili belgeleri temin ettikten sonra dava konusu uyuşmazlık konusunda bilirkişiden rapor almıştır.

Mahkeme 10/7/2012 tarihli kararı ile “başvurucunun kendi serbest iradesi ile TİS’e taraf işçi sendikasına üye olduğu, bu suretle TİS’te belirtilen ücreti kabul etmiş sayılacağı, iş sözleşmesini baskı altında imzaladığı iddiasının da kanıtlanamadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

Başvurucunun temyizi üzerine anılan karar, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 26/3/2013 tarihli ilamı ile onanmıştır. Yargıtay ilamı ve dava dosyasının 9/4/2013 tarihinde Mahkemeye ulaştığı; başvurucunun, 23/10/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.

Başvurucunun İddiaları

Başvurucu, baskı ve tehdit altında üye yapıldığı sendikanın taraf olduğu TİS kapsamına alındığını ve günlük ücretinin düşürüldüğünü, bu sebeple oluşan işçilik alacaklarının tahsili için açtığı davanın reddedildiğini; açtığı dava ile konusu, sebebi ve şartları aynı olan başka bir davanın Adana 2. İş Mahkemesinin 22/7/2011 tarihli kararı ile işçi lehine sonuçlandığını, bu kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesince 26/11/2013 tarihinde onandığını, İlk Derece Mahkemelerinin ve Yargıtay Dairelerinin aynı konuda farklı kararlar vermeleri nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve ihlalin tespiti ile yargılamanın yenilenmesi, bu talep kabul edilmezse tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa Mahkemesi başvuruda süre aşımı olup olmadığı konusunda özetle aşağıdaki değerlendirmeleri yapmıştır:

Bireysel başvurunun süre koşuluna bağlanmasıyla başvuruculara bireysel başvuruda bulunmak için imkân tanımanın yanında hukuki belirlilik de sağlanmaktadır. Dolayısıyla dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi -bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça- hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırı değildir.

Bireysel başvuru süresi bakımından "nihai kararın gerekçesinin tebliği", öğrenme şekillerinden biridir. Ancak öğrenme, gerekçeli kararın tebliği ile sınırlı olarak gerçekleşmez; başka şekillerde de öğrenme söz konusu olabilir. Bu kapsamda nihai kararın gerekçesinin "dosyadan suret alınması" gibi hâllerde öğrenilmesi de mümkündür. Başvurucuların nihai kararın gerekçesini "öğrendiklerini beyan ettikleri tarih" de bireysel başvuru süresinin başlangıcı olarak ele alınabilir.

Hukuk yargılamasında Yargıtay kararları ilgili mahkemenin yazı işleri tarafından derhâl taraflara tebliğ edildiğinden bu kararlara ilişkin bireysel başvuru süresi tebliğ tarihinden başlamaktadır. Buna karşılık kanun yolu incelemesinden sonra ilk derece mahkemesine ulaşan dosyalarda nihai karar tebliğinin henüz gerçekleşmediği aşamada mahkemeye başvurup talep veya beyanda bulunan, bir başka ifadeyle dava ile ilgili işlem yapan ilgililerden bu işlem sırasında nihai kararın sonucunu öğrenmeleri beklenir. Böyle bir durumda işlem yapılırken nihai kararın sonucunun öğrenildiği kabul edileceğinden sonucu öğrenilen nihai kararın gerekçesine derece mahkemesinden kesin olarak erişilebilmesi mümkün ise bireysel başvuru süresinin bu tarihten itibaren başlatılması gerekir.

Bu kapsamda avukatların UYAP Avukat Bilgi Sistemi vasıtasıyla vekâletleri bulunan dava dosyalarını herhangi bir kısıtlama olmaksızın inceleyebildikleri ve bu dosyalarda bulunan belgelerden suret alabildikleri gözönünde bulundurulduğunda UYAP üzerinden davayla ilgili işlem yapan vekilin bu sırada nihai karar sonucunu ve gerekçesini kesin olarak öğrenme olanağına sahip bulunduğu açıktır.

Somut olayda 9/4/2013 tarihinde Mahkemeye ulaşan dava dosyasındaki Yargıtay ilamı, başvurucu vekiline Mahkeme kaleminde 16/10/2014 tarihinde tebliğ edilmiş olmakla birlikte başvurucu vekilinin bu tarihten çok önce UYAP üzerinden Mahkemeye gönderdiği 9/7/2014 ve 11/7/2014 tarihli dilekçelerle Yargıtay kararının ve kesinleşmiş gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmasını, kesinleştirme işlemi yapılarak bakiye kalan gider avansının kendisine iadesini talep ettiği, 18/7/2014 tarihli reddiyat makbuzuyla başvurucu vekiline gider avansı iadesi yapıldığı gözönüne alındığında yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca başvurucu ve vekilinin, nihai kararın sonucunu en geç 9/7/2014 tarihinde öğrendikleri ve bu tarihte karar içeriğine erişme imkânını elde ettikleri sonucuna ulaşılmıştır.

Başvurucunun 9/7/2014 tarihinde öğrendiği nihai karara karşı bireysel başvurular için öngörülen otuz günlük süreden sonra 23/10/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunduğu anlaşıldığından başvuruda süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.