30.12.2016

BB 48/16

Mahkemeye Erişim Hakkına İlişkin Hakan YILDIZ Kararı Basın Duyurusu

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 1/12/2016 tarihinde Hakan Yıldız tarafından yapılan bireysel başvuruda (B. No: 2014/8804), mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına yönelik başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

Olaylar

Başvurucu, Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde şube müdür yardımcısı olarak görev yapmakta iken 6/1/2014 tarihli işlemle aynı il Yabancılar Şube Müdürlüğünde şube müdür yardımcısı olarak atanmıştır.

Başvurucunun anılan işlemin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemi ile açtığı davada Ankara 6. İdare Mahkemesinin 15/4/2014 tarihli ve 2014/316 sayılı kararıyla dava konusu işlemin açıkça hukuka aykırı olduğu ve uygulanması hâlinde telafisi güç zararlar doğacağı gerekçesiyle 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesi gereğince işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.

Ankara Valiliği, bu karar üzerine 12/5/2014 tarihli işlemle dava konusu edilen kadronun boş olmadığı gerekçesiyle başvurucuyu tekrar Yabancılar Şube Müdürlüğündeki görevine atamış; bu işlem 26/5/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

Başvurucu bunun üzerine 12/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

Bu arada İdare, yürütmenin durdurulması kararına süresi içinde itiraz etmiş ve Ankara Bölge İdare Mahkemesi Birinci Kurulu, 22/5/2014 tarihli ve Y.D. İtiraz 2014/3075 sayılı kararıyla itirazı kabul ederek, bireysel başvuru yapılmadan önce, yürütmenin durdurulması kararını kaldırmıştır.

Bireysel başvuru yapıldıktan sonra, Ankara 6. İdare Mahkemesi 30/12/2014 tarihli ve E.2014/316, K.2014/1687 sayılı kararıyla davayı esastan reddetmiştir.

Bu karara başvurucu tarafından yapılan itiraz Ankara Bölge İdare Mahkemesinin 10/6/2015 tarihli ve E.2015/1412, K.2015/1489 sayılı kararı reddedilmiştir. Karar düzeltme başvurusunun da 11/11/2015 tarihli ve E.2015/2674, K.2015/3096 sayılı kararı ile reddedilmesiyle davanın reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararı kesinleşmiştir.

Başvurucunun İddiaları

Başvurucu, ceza takibatı veya idari bir soruşturma geçirmemesine rağmen hiçbir somut gerekçe gösterilmeksizin görev biriminin değiştirildiğini, buna karşı açtığı davada verilen yürütmenin durdurulması kararının, 2577 sayılı Kanun’un 28. maddesi gerekçe gösterilerek uygulanmadığını, böylelikle yargı kararının etkisiz hâle getirildiğini, yürütmenin durdurulması kararı gereği gibi yerine getirilmediğinden başvuru yolunun etkili olmadığını belirterek, Anayasa'nın 17., 36. ve 40. maddelerinde yer alan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespitini ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa Mahkemesi bu iddia kapsamında özetle aşağıdaki değerlendirmeleri yapmıştır:

Yürütmenin durdurulması kurumu anayasal bir değer ve öneme sahip olmakla birlikte, adil yargılanma hakkı kural olarak uyuşmazlık bakımından nihai ve kesin nitelik taşıyan yargı kararlarının sonucuna erişmeyi güvence altına almakta olup yürütmenin durdurulması kararlarının böyle bir niteliği bulunmamaktadır. Yürütmenin durdurulması kararlarının icra edilmemesinin de diğer ara kararlarında olduğu gibi ancak adil yargılanma hakkına hâkim olan ilkelerden yargılamanın bütününün adil olmaktan çıkması ilkesi dikkate alınarak mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi gerekmektedir.

Buna göre yargılama bakımından nihai nitelik taşımayan yürütmenin durdurulması kararlarının icra edilmemesine ilişkin şikayetlerde adil yargılanma hakkı yönünden bakılacak husus; yürütmenin durdurulması kurumunun niteliği gereği bu kararın uygulanmamasının ileride başvurucu lehine verilecek muhtemel nihai kararın icra edilmesini imkânsız hâle getirecek veya aşırı derecede zorlaştıracak nitelikte olup olmadığıdır. Bu hususun ise her somut olayın koşulları dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir.

Adil yargılanma hakkına ilişkin ilke bu şekilde olmakla birlikte, diğer temel haklar yönünden ara kararlarının icra edilmemesi şikayetinin somut olayın koşulları dikkate alınarak yargılamanın bütününden bağımsız olarak da incelenmesi mümkündür. Nitekim Anayasa Mahkemesi Yaman Akdeniz ve diğerleri (B. No: 2014/3986, 2/4/2014) başvurusunda yürütmenin durdurulması kararının uygulanmadığına ilişkin başvuruyu ifade özgürlüğü yönünden incelemiştir. Benzer şekilde Kristal-İş Sendikası ([GK], B. No: 2014/12166, 2/7/2015) başvurusunda yürütmenin durdurulması isteminin reddi üzerine yapılan bireysel başvuruyu sendika hakkı yönünden incelemiştir.

Somut olayda ise başvuruya dayanak olan ve gereği gibi icra edilmediği ileri sürülen yürütmenin durdurulması kararı, başvurucunun aynı il içinde aynı özlük haklarıyla başka bir birime atanması işlemine ilişkindir. Başvurucu, münhasıran tayine ilişkin olan bireysel başvurusunda başka bir hakkın ihlal edildiğini ileri sürmediği gibi, Mahkeme tarafından da başvurunun diğer temel haklarla bir bağlantısı tespit edilememiştir. Ayrıca, yürütmenin durdurulması kararının gereği gibi icra edilmemesinin, yargılama sonundaki nihai kararın icra edilmesini imkânsız hâle getirecek veya aşırı derecede zorlaştıracak bir nitelikte olmadığı da anlaşılmaktadır.

Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi, mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.