18.12.2015

BB 48/15

Kötü Muamele Yasağına İlişkin Arif Haldun SOYGÜR Kararı Basın Duyurusu

Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, 15/10/2015 tarihinde Arif Haldun SOYGÜR bireysel başvurusunda (B. No: 2013/2659), Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

27/12/2009 tarihinde aracıyla ters yöne giren başvurucu ile kendisini durduran iki polis memuru arasında tartışma yaşanmıştır. Tartışmanın devamında başvurucu yere yatırılarak kelepçelendikten sonra polis aracında bir süre bekletilmiştir. Olay yerine gelen polis amiri tarafından başvurucunun kelepçeleri çıkarttırılmış, hakkında adli işlem yapılmak üzere polis merkezine götürülmüştür.

Başvurucunun adli muayene raporunda; sağ el bilekte 2 cm çapında abrazyon, sol dizde 3 cm çapında sıyrık, sol el bilekte çepeçevre kelepçe izine uyar ekimoz, sırtta ve başta ağrı şikâyeti olduğu, başvurucunun yaralarının basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu belirlenmiştir. Polis memurları hakkında işkence yapma suçundan, başvurucu hakkında ise hakaret suçundan cezalandırılmaları istemiyle dava açılmıştır. Polis memurlarının beraatine, başvurucunun ise görevli memura hakaret suçundan 5 ay 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmedilmiştir. Polis memurlarına verilen beraat hükmü yönünden temyiz edilen karar, Yargıtay tarafından onanmıştır.

İddialar

Başvurucu trafik kuralı ihlali nedeniyle durdurulduğu sırada emniyet görevlileri tarafından şiddete maruz kaldığını, elleri kelepçelenerek gözaltına alındığını, gördüğü şiddet sonucunda oluşan yaralanmaların sağlık raporuyla tespit edilmesine karşın açılan kamu davasında emniyet görevlileri hakkında beraat kararı verildiğini, kendisine ise kamu görevlisine hakaret etme suçundan ceza verildiğini, söz konusu karara dayanarak polis memurlarının kendisine tazminat davası açtıklarını belirterek işkence ve kötü muamele yasağı ile kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi 

Anayasa Mahkemesi, kendi davranışı nedeniyle fiziksel ve maddi güç kullanımını zorunlu kılan bir tutumu olmaksızın anılan müdahaleye maruz kalan başvurucunun sağlık raporunda tespit edilen yaralanmaları ve olayı bir bütün şekilde nazara alarak vücut bütünlüğüne saygı konusunda gerekli özen ve dikkatin gösterilmediğini, müdahalenin küçük düşürücü veya aşağılayıcı bir etki doğurabilecek nitelikte olduğunu değerlendirerek Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının, maddi boyutunun ihlal edildiği sonucuna varmıştır.

Soruşturma ve kovuşturma aşamasının bir bütün olarak incelenmesi sonucunda tüm süreçte dinlenilen iki tanığın da sanık polis memurlarının mesai arkadaşları oldukları ve olayı görmediklerini ifade ettikleri dikkate alındığında, maddi olayın nasıl gerçekleştiğini aydınlatabilecek nitelikte bir delile ulaşılıp ulaşılamayacağının araştırılmadığını, yalnızca taraf beyanlarının hükme esas alındığını, hangi beyana neden itibar edildiği ya da edilmediğinin açıklanmadığını; başvurucunun yere yatırıldığı sırada polis memurları tarafından vücuduna tekme atıldığının ileri sürülmesine karşın bu iddiaların araştırılmayarak polis memurlarının eyleminin yere yatırarak kelepçe takma ile sınırlı olduğunun kabul edildiğini belirten Anayasa Mahkemesi, derece mahkemesinin onanan kararında karşılıklı hakaret nedeniyle başvurucunun cezasından indirime gidilmesine rağmen polis memurları hakkında kurulan hükümde polis memurlarının hakaret niteliği taşıyan eylemlerine yönelik bir değerlendirme yapılmadığına dikkat çekmiştir.

Soruşturmanın etkili ve yeterli olduğundan söz edebilmek için gerekli olan tüm bu unsurların; soruşturma makamlarının resen harekete geçerek olayı aydınlatabilecek ve sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delilleri toplamaları, soruşturmanın tarafsız, bağımsız, hızlı ve derinlikli yürütülmesi, yetkililerin olay ve olguları ciddiyetle öğrenmeye çalışması gibi gerekliliklerin yerine getirildiği konusunu şüpheye düşürdüğünü bildiren Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında koruma altına alınan ve kötü muamele yasağı kapsamında öngörülen, devletin etkili soruşturma yapma usul yükümlülüğünün ihlal edildiği sonucuna varmıştır.

Başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlal edildiği yönündeki şikâyetleri ise zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez bulunmuştur.