5.7.2018

BB 26/18

Kamu Görevlilerinin İhmali Nedeniyle Yaşam Hakkının İhlali İddiasının Başvuru Yollarının Tüketilmemesi Nedeniyle Kabul Edilemez Olduğu

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 17/5/2018 tarihinde, Kadri Ceyhan (B. No: 2014/1924) başvurusunda Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

Olaylar

Başvurucunun yaşadığı bölgede tatbikat amacıyla atış yapan askeri birlik, tatbikat sonrasında arazide patlamayan mühimmatları toplamış, bulunamayan mühimmatı da tutanakla kayıt altına almıştır.

Başvurucu tatbikattan yaklaşık iki ay sonra bölgede bulduğu metal parçanın patlaması sonucu yaralanmış ve uzuv kaybı yaşamıştır. Askeri savcılık soruşturma başlatmış, jandarma olay yerinde inceleme yapmış ve rapor tutmuştur. Laboratuvardan alınan raporda, bulunan metal parçalarının “harp mühimmatlarından” olabileceği belirtilmiştir.

Bölgede tatbikat yapan birliğin sorumlusu iki asker (sanıklar) hakkında ihmal ve gecikme gerekçesiyle görevi kötüye kullanma suçundan askeri savcılık tarafından kamu davası açılmıştır. Başvurucu, dava devam ederken olaya ilişkin soruşturmanın makul sürede tamamlanmadığını ve olayın sorumluları hakkında kamu davasının açılmadığını ileri sürerek bireysel başvuruda bulunmuştur.

Bireysel başvuru yapılmasından sonra sanıklar hakkında askeri mahkemede görülen davaya başvurucu müdahil olarak katılmıştır. Askeri mahkeme sanıklar hakkında görevi kötüye kullanma suçundan mahkûmiyet kararı vermiş başvurucu bu kararı temyiz etmemiştir. Sanıkların temyize başvurması nedeniyle dava dosyası Yargıtayda inceleme aşamasındadır.

İddialar

Başvurucu, askerî tatbikat sonrasında arazide terk edilen mühimmatın patlaması sonucunda hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanması ve bu olayla ilgili olarak etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedenleriyle yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkının ihlaline kasten sebebiyet verilmediği durumlarda etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülük, mağdurlara hukuki, idari ve hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olmasıyla yerine getirilmiş sayılabilir.

Somut olayda yetkili merciler tarafından başlatılan soruşturma sonucunda olayın kamu makamlarının sorumluluğu altında meydana geldiği belirlenmiştir. Olayın sebebi ve yaşam hakkına yapılan müdahaleden doğan sorumluluk belirsizlik içinde bırakılmamıştır.

Sorumlulukları bulunduğu değerlendirilen kamu görevlilerinin cezalandırılmasına karar verilmiş; başvurucu tarafından bu karara karşı cezaların azlığı veya başka bir gerekçeyle kanun yoluna başvurulmamıştır.

Anayasa Mahkemesi, başvurucunun yaralanmasıyla sonuçlanan olayın gerçekleşme koşullarını dikkate alarak devletin etkili yargısal sistem kurmaya ilişkin pozitif yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için ihmal düzeyinde kişisel sorumlulukları bulunduğu ileri sürülen kamu görevlilerinin mutlaka cezalandırılmasını sağlayabilecek nitelikte bir ceza soruşturması yürütme yükümlülüğünün bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır.

Kullanılmayan tazminat davası yolunun, etkili yargısal denetimi sağlayacağı ve başvurucunun Anayasa Mahkemesinden talep ettiği maddi ve manevi zararlarını uygun bir şekilde karşılayarak ihlali gidereceği sonucuna varılmıştır.

Soruşturmada yetkili makamların sorumluları cezalandırmak için makul ölçüde süratle hareket etmemeleri, olaydaki sorumlulukların belirlenmesine ve zarara ilişkin uygun ve yeterli giderim sağlanmasına imkân veren tazminat yolunun etkililiğine bir zarar vermemektedir.

Devlet tarafından başvurucuya, etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğü kapsamında olayla ilgili olarak -sorumluluğu belirsizlik içinde bırakmayan bir ceza soruşturmasının yanında- etkili bir hukuk yolunun sunulduğu ancak başvurucunun bu yoldan faydalanmadan doğrudan Anayasa Mahkemesine başvurduğu kanaatine varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi, açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.