Bireysel Başvuru Basın Duyuruları

12.6.2025
BB 8/25
İstinaf İncelemesinin Kanunda Belirlenen Usule Göre Yapılmamasından Dolayı Temyiz Hakkının Kullanılamadığı İddiasıyla Yapılan Başvuruya İlişkin Karar
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 9/1/2025 tarihinde, Ömer Oral (B. No: 2023/33667) başvurusunda Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. |
Olaylar
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme, yağma, kasten yaralama, silahla yaralamaya azmettirme ve sair suçları işlediği iddiasıyla ağır ceza mahkemesince (mahkeme) yargılanan başvurucunun suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme suçu dâhil bir kısım suçtan mahkûmiyetine, silahla kasten yaralamaya azmettirme suçu ile nitelikli yağma suçu dâhil olmak üzere çeşitli suçlardan ise beraatine karar verilmiştir.
Başvurucunun anılan karara karşı yaptığı istinaf başvurusu, bölge adliye mahkemesi ceza dairesi (istinaf dairesi) tarafından duruşma açılmaksızın incelenmiş; inceleme neticesinde bir kısım hükmün bozulmasına, bir kısım hüküm yönünden ise istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bozma kararı üzerine mahkemece yapılan yargılama sonucunda başvurucunun silahla kasten yaralamaya azmettirme, nitelikli yağma ve tehdit suçlarından ayrı ayrı olarak hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Başvurucunun bu karara karşı yeniden istinaf kanun yoluna başvurması üzerine istinaf dairesi, başvurunun esastan reddine kesin olarak karar vermiştir.
Başvurucunun nihai karara karşı yaptığı temyiz talebi de istinaf dairesince reddedilmiştir. Temyiz talebinin reddi kararının temyiz edilmesi üzerine ise Yargıtay, temyiz talebinin reddine ve ek kararın onanmasına karar vermiştir.
İddialar
Başvurucu, istinaf incelemesinin kanunda belirlenen usule göre yapılmaması sonucu temyiz hakkının kullanılamaması nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Mahkemenin Değerlendirmesi
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 280. maddesinin birinci fıkrasında, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin istinaf incelemesine konu edilen dosyayı inceledikten sonra verebileceği kararlar "istinaf başvurusunun esastan reddine", "düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine", "hükmün bozulmasına" ve "davanın yeniden görülmesine" olarak sayılmıştır. İstinaf incelemesini yapan ceza dairelerinin hükmün bozulmasına karar verebileceği hâller ise 5271 sayılı Kanun'un 280. maddesinin birinci fıkrasının (e) ve (f) bentlerinde sınırlı olarak sayılmıştır. Kanun’da sayılan durumlar gözetildiğinde bölge adliye mahkemesinin bozma kararı verebileceği ve ilk derece mahkemesinin bu bozma kararıyla bağlı olacağı sınırlı hâllerin davanın esasına ilişkin hususlar olmayıp yargılamaya ilişkin usul kurallarının ağır ve açık ihlallerinden ibaret olduğu görülmektedir.
Somut olayda istinaf dairesince verilen bozma kararı, hükmün bozulmasına karar verilebilecek sınırlı hâllerden birine dayanmamaktadır. İstinaf dairesi, dosya üzerinden yaptığı incelemeyle dosyadaki delil durumunu değerlendirmiş ve başvurucu hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi ya da mahkemece çeşitli araştırmalar yapılması gerektiğinden bahisle -bozma kararı verilebilecek hâller dışında bir nedenle- beraat hükümlerinin bozulmasına karar vermiştir. Bu nedenle anılan kararın, istinaf başvurusu üzerine bizzat bölge adliye mahkemesince verilmesi gereken kararlardan olduğu anlaşılmıştır.
İstinaf dairesinin 5271 sayılı Kanun'da sınırlı olarak sayılı hâller dışında bir nedenle bozma kararı vermesi başvurucu yönünden önemli sonuçlar doğurmaktadır. Nitekim istinaf dairesi, 5271 sayılı Kanun'un 280. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşma açarak ve tarafları da çağırarak delillerin değerlendirilmesi sonucunda bir karar vermesi gerekirken dosya üzerinden karar vermiş; başvurucuyu mahkemeye erişim hakkının yanında, bölge adliye mahkemesi önünde sözlü yargılanma ve bununla bağlantılı diğer usul güvencelerinden mahrum bırakmıştır.
İstinaf dairesinin anılan uygulaması, temyize başvurma hakkı yönünden de önemli sonuçlar doğurmuştur. Bu kapsamda somut olayda istinaf dairesinin davanın yeniden görülmesine ve yargılama sonucunda da başvurucunun mahkûmiyetine karar vermesi durumunda, başvurucunun bu karara karşı temyiz kanun yoluna başvurması mümkünken kesin nitelikte bozma kararı vermesiyle başvurucu temyiz kanun yoluna başvuru imkânından yoksun bırakılmıştır.
Bu değerlendirmeler ışığında, istinaf kanun yolu incelemesine ilişkin kuralların istinaf dairesince yapılan yorumunun kişilerce öngörülebilecek belirlilikte olmadığı ve kanunun lafzıyla çeliştiği görülmüş, istinaf dairesinin bu kararıyla başvurucunun mahkemeye erişim hakkına kanuni dayanağı bulunmayan bir müdahalede bulunulduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir. |