30.12.2015

BB 57/15

İnsan Haysiyetiyle Bağdaşmayan Muamele Yasağına İlişkin Mete DURSUN Kararı Basın Duyurusu

Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, 18/11/2015 tarihinde Mete Dursun tarafından yapılan bireysel başvuruda (B. No: 2012/1195), Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Alerjen astım bronşiela rahatsızlığı olan başvurucu, Aydın Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğu sırada kapasite doluluğu gerekçesiyle İzmir 1 No.lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledilmiştir. Kurumun bulunduğu yerin başvurucunun rahatsızlığını olumsuz etkilediği tespit edilince başvurucu Nazilli E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna, daha sonra da rahatsızlık veya güvenlik gerekçeleriyle sırasıyla Antalya L Tipi, Denizli D Tipi, Ödemiş M Tipi ve İzmir 2 No.lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarına nakledilmiştir.

Sonuç olarak başvurucu 16/2/2011-2/4/2014 tarihleri arasında altı farklı ceza infaz kurumuna nakledilmiştir. Başvurucu Denizli D Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda iken sağlık nedenleriyle talebi üzerine odası dört defa değiştirilmiş olup yerleştirildiği son odadan da rutubetli ve dar olması nedeniyle şikâyetçi olmuştur. Buradan son naklin yapıldığı İzmir 2 Nolu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda koşulları sağlığa uygun hale getirildiği halde başvurucu, hakkındaki rapora rağmen yalnız bırakıldığını belirterek uygun bir ceza infaz kurumuna nakledilmesini talep etmiştir. Bulunduğu her ceza infaz kurumundan hastalığı nedeniyle sürekli hastanelere sevk edilmiş, son olarak bulunduğu ceza infaz kurumunda iki ayda beş defa hastaneye sevkini gerektirecek ataklar yaşamış, heyet raporlarında ortaya konan tanılara göre mevcut hastalıklarına hipertansiyon ve hiperlipidemi rahatsızlıkları da eklenmiştir.

İddialar

Başvurucu, ileri düzeyde astım ve bronşit hastası olduğunu, hücreye benzer tek kişilik bir odada tutulduğunu, havalandırmanın sürekli açık olmasını bildiren doktor raporunun aksine davranıldığını, sigara içen hükümlülerle aynı havalandırmayı kullanmak zorunda kaldığı için sürekli sigara dumanına maruz kaldığını, astım krizi hâlinde acil müdahale edilmesini sağlayacak tedbirlerin alınmadığını, "tek kişilik odada kalmaması uygun görüldüğü", "Tozlu, nemli rutubetli ortam ve polenlerden uzak durması gerekir" şeklinde ifadeler içeren raporları istikametinde koşullarının iyileştirmesini istemesine ve Kurum koşullarının sağlığının günden güne kötüleşmesine sebep olduğunu belirtmesine rağmen talebinin İnfaz Hâkimliğince haksız olarak reddedildiğini bireysel başvuru yaptıktan sonra da şikâyetlerinin devam ettiğini, Pamukkale Üniversitesinden alınan sağlık kurulu raporunda "hayatı tehdit edici risk altında" olduğunun vurgulandığını, hastalığının ilerlediğini, kasti olarak kendisine kötü davranan Kurum müdürü hakkında işlem yapılmadığını, hayati riskinin bulunduğunun belirtilmesine rağmen uygun bir yere nakledilmediğini belirterek Anayasa'nın 17. maddesinde tanımlanan yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlığının korunması hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi 

Anayasa Mahkemesi, Devletin, bireyin maddi ve manevi varlığını her türlü tehlikeden, tehditten ve şiddetten korumakla yükümlü olduğunu; bu yükümlülüğün devlete, söz konusu kişilerin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza veya muameleye maruz bırakılmalarını engelleyecek tedbirler alma ödevini yüklediğini, koruma yükümlülüğü doğrultusunda, yetkililerin bildikleri ya da bilmeleri gereken bir kötü muamele tehlikesinin gerçekleşmesini engellemek için makul tedbirleri almamaları durumunda Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında sorumluluğunun ortaya çıkabileceğini belirtmiştir.

Sağlık sorunları bulunan hükümlünün ihtiyaç duyacağı koşulların uzman görüşüne göre belirlenmesi ve uygun bir yere nakledilmesini, devletin pozitif yükümlülüğü kapsamında ele alan Anayasa Mahkemesi, başvurucunun ilk kez Aydın E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan İzmir'e sevk edilmesiyle başlayan ve sonrasında devam eden sağlık durumuna uygun bir ceza infaz kurumu arayışının, devletin hasta bir hükümlünün ihtiyaçlarına cevap verebilecek kolaylıkların sağlanması konusunda gerekli önlemleri almada yetersiz kalmasından kaynaklandığını belirterek, Anayasa’nın 17. maddesi kapsamında insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı için aranan asgari eşiğin aşıldığını değerlendirmiştir.

Başvurucunun sosyal faaliyetlerin hiçbirine katılamama durumunu doğuran ve aynı zamanda hayati risk oluşturacak koşullarda tutulduğu süre ile tahliye olacağı tarihe kadar aynı risklere katlanmak zorunda kalabileceği dikkate alınarak Anayasanın 17. maddesinde düzenlenen insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.