22.9.2025

BB 14/25

Beyaz Yakalı Çalışanın Toplu İş Sözleşmesinden Yararlandırılmaması Nedeniyle Yapılan Başvuruya İlişkin Karar

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 20/3/2025 tarihinde, Hülya Şimşek (B. No: 2022/18821) başvurusunda Anayasa'nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Madencilik ile taş ocakları iş kolunda faaliyet gösteren sendikanın mensubu olan başvurucu 8/2/2000 ile 22/10/2014 tarihleri arasında davalı işyerinde muhasebe şefi olarak çalışmıştır. Bu dönemde işyerinde yetkili sendika konumunda olan sendika ile işveren arasında iki üç yıllık periyotlarla toplu iş sözleşmeleri (TİS) imzalanmıştır.

Başvurucu, işyerinde kendisinin de dâhil olduğu geniş bir kesimin beyaz yakalı çalışan olarak kapsam dışı kabul edildiğini ve bu nedenle TİS hükümlerinden yararlandırılmadığını ileri sürmüş; TİS’ten kaynaklanan alacakları ve diğer işçilik haklarını talep ederek dava açmıştır. Yargılamayı yürüten asliye hukuk mahkemesi (iş mahkemesi sıfatıyla) davanın reddine hükmetmiştir. Bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını kaldırmıştır. Kararın kaldırılmasıyla yeniden yapılan yargılamada, asliye hukuk mahkemesi davayı reddetmiştir. Söz konusu ret kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine bölge adliye mahkemesince kesin olarak karar verilmiştir.

İddialar

Başvurucu, toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmaması nedeniyle sendika hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa’nın 53. maddesi uyarınca ekonomik ve sosyal durum ile çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla işçiler ve işverenler TİS yapma hakkına sahiptir. Anılan hak, doğası gereği toplu olarak kullanabilecek olması nedeniyle işçiler tarafından sendikalar vasıtasıyla kullanılabilir. Dolayısıyla anılan maddenin birinci fıkrasına göre bütün işçilerin ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla TİS yapma hakkı bulunmaktadır. TİS yapma hakkı sadece şeklî anlamda bir sözleşme yapma hakkını değil şüphesiz bu sözleşmeden yararlanma hakkını da kapsar. Buna göre işçilerin kısmen veya tamamen TİS yapamamasına yol açan uygulama veya yorumlar Anayasa'nın anılan hükmüne aykırılık teşkil edecektir.

Nitekim kanun koyucu da 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmeleri Kanunu'nda işveren vekilleri ile TİS görüşmelerine işvereni temsilen katılanlar hariç tüm işçilerin TİS'ten yararlanma hakkı olduğu açıkça düzenlemiştir.

Somut olayda başvurucunun beyaz yakalı çalışan olarak TİS kapsamı dışında tutulduğu anlaşılmıştır. Ancak anayasal bir hak olan TİS'ten yararlanma hakkından başvurucunun mahrum bırakılmasının anılan Anayasa ve kanun hükümleri karşısında ne şekilde hukuka uygun olduğu mahkemelerce izah edilememiştir. Dolayısıyla anayasal bir hak olan TİS'ten yararlanamama gibi ciddi bir sonuç doğuran hukuki yorumun somut olayın koşulları dikkate alınarak başvurucu çalışanın işveren vekili olarak görev yaptığı ya da işveren adına TİS görüşmelerine katıldığı şeklinde yapılacak tespitlere dayanması gerektiği açıktır.

İstinaf mahkemesinin de yönlendirmesiyle ilk derece mahkemesi davalı işyerinde kapsam dışı personel arasında bir eşitsizlik yaratılmadığını ve hiçbirinin TİS'ten yararlandırılmadığını belirtmekle yetinmiş ve daha ileri bir değerlendirmede bulunmamıştır. Anılan karar istinaf merciince de uygun bulunarak kesinleşmiştir. Dosyada başvurucunun muhasebe şefi olarak çalıştığı bilgisi yer almakta olup yaptığı iş, görev ve sorumlulukları, aldığı ücret, işyeri organizasyonu içinde işveren adına hareket ettiği hususlarına yer verilmemiştir. O hâlde mahkemelerin bu hususlara dair bir değerlendirme yapmaksızın başvurucunun salt beyaz yakalı olması ve diğer beyaz yakalılar gibi kapsam dışı tutulduğunun anlaşılması nedeniyle TİS'e bağlı alacaklara hak kazanamadığı şeklindeki değerlendirmesi somut olgulara uygun düşmeyen bir gerekçe olmuştur.

Neticede başvurucu, kapsam dışı personel olarak nitelendirilerek TİS'ten yararlandırılmamıştır. Buna karşın mahkemelerce ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya konulmaması sendika hakkının gerektirdiği etkili yargısal inceleme bağlamında devletin pozitif yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle sendika hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.