5.6.2025

BB 7/25

Beyanları Mahkûmiyet Hükmüne Esas Alınan Tanıkların Duruşmada Sorgulanmasına İmkân Verilmediği İddiasıyla Yapılan Başvuruya İlişkin Karar

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 6/2/2025 tarihinde, Selçuk Arslan (B. No: 2020/19752) başvurusunda Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Başsavcılık, terör örgütü üyesi olduğu şüphesiyle başvurucu hakkında soruşturma başlatmıştır. Soruşturma sonucunda düzenlenen iddianamede tanıkların beyanlarına atıfta bulunularak başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talep edilmiştir.

İddianameyi kabul eden ağır ceza mahkemesi (mahkeme), iddianamede adı geçen tanıkların beyanlarının istinabe yoluyla alınmasına karar vermiş; bu doğrultuda altı tanığın farklı tarihlerde istinabe yoluyla beyanları alınmıştır. Tanıkların istinabe mahkemelerince alınan ve başvurucunun örgüt içinde yürüttüğü faaliyetlere ilişkin ifadeler içeren beyanları başvurucuya okunmuştur. Başvurucu, tanıkların beyanlarına karşı savunmasında soyut nitelikteki bu beyanları kabul etmediğini ileri sürmüş; sonrasında da tanıkların mahkeme huzuruna getirilerek dinlenmesini talep etmiştir. İlerleyen süreçte başsavcılık, tanıkların beyanlarına dayanarak başvurucunun silahlı terör örgütü üyeliği suçundan cezalandırılması talebini içeren esas hakkındaki mütalaasını sunmuştur. Ardından başvurucu müdafii, esas hakkındaki savunmayı yazılı olarak celse arasında mahkemeye iletmiş; esas hakkındaki yazılı savunmada diğerlerinin yanı sıra başvurucunun tanıklarla yüzleştirilmediğini, canlı teşhis işleminin yaptırılmadığını ifade etmiştir.

Duruşmanın tamamlanmasının ardından mahkeme, tanık beyanlarına delil olarak dayanarak başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasına karar vermiştir. Başvurucunun -başka hususlarla birlikte- tanıkları sorgulayamadığını belirterek yaptığı istinaf başvurusu reddedilmiştir. İstinaf talebinin reddi üzerine başvurucu, tanıklarla yüzleştirilmediğini de ifade ederek temyiz talebinde bulunmuş; bu talep de reddedilerek karar kesinleşmiştir.

İddialar

Başvurucu, beyanları mahkûmiyet hükmüne esas alınan tanıkları duruşmada sorgulamasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında duruşma öncesinde veya haricinde elde edilen tanık ifadelerinin mahkûmiyette delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmiştir. Buna göre ilk olarak tanığın duruşmada hazır edilmemesinin geçerli bir nedeni olup olmadığı incelenmelidir. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanığın verdiği ifadenin mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığı değerlendirilmelidir. Sanığa duruşmada sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın ifadesinin tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu engellerin/zorlukların telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlanıp sağlanmadığı ortaya konulmalıdır.

Somut olayda, mahkȗmiyet kararını başvurucunun duruşmada sorgulamadığı tanıkların beyanlarına dayandıran mahkeme, tanıkların duruşmaya getirilmesinin zor olup olmadığıyla ilgili bir değerlendirme yapmamış; tanıkların bulunduğu yerin mahkemenin yargı çevresi dışında olmasını istinabe yoluyla dinlenmeleri için yeterli sebep olarak görmüştür. Dolayısıyla başvurucunun tanık sorgulama imkânından yararlandırılmamasının gerekçelendirilmesi yükümlülüğü somut olayda kamu makamları tarafından yerine getirilmemiştir.

Tanıkların duruşmada dinlenmemesi hususunda geçerli bir neden gösterilmemesi adil yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılabilmesi bakımından tek başına yeterli değildir. Mahkûmiyet hükmünün tek veya belirleyici ölçüde sanığın duruşmada sorgulama veya sorgulatma imkânına sahip olmadığı tanıklar tarafından verilen ifadelere dayalı olup olmadığı da tespit edilmelidir. Başvurucu hakkındaki gerekçeli karar incelendiğinde duruşmada dinlenmeyen tanıkların başvurucu aleyhine verdiği beyanlardan başka herhangi bir delile dayanılmadığı görülmüştür. Bu durumda duruşmada dinlenmeyen tanık beyanları mahkûmiyet kararına götüren tek delil niteliğindedir.

Anayasa Mahkemesi daha sonra savunma tarafının maruz kaldığı bu engellerin/zorlukların telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlanıp sağlanmadığını incelemiştir. Yapılan incelemede, mahkemenin 5271 sayılı Kanun'un 180. maddesinin "...tanık veya bilirkişinin aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenebilmeleri olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak ifade alınır." şeklindeki (5) numaralı fıkrasına rağmen sözü edilen tanıkları Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla neden dinlemediğine ilişkin bir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştır. Tanıkların yazılı beyanları duruşmada okunmuş ise de başvurucu, tanıkların beyanlarının tespiti sırasında hazır bulunmadığından ses ve görüntü nakli yoluyla da olsa onları sorgulayamamış; sorulan sorulara verdikleri cevaplar hakkında izlenim edinme fırsatı elde edememiştir. Bu yüzden tanıkların gösterdiği reaksiyonlar konusunda mahkemenin dikkatini çekememiş, böylelikle tanıkların beyanlarının güvenilirliği test edilememiştir. Esas hakkında karar veren mahkeme de tanıklar beyanda bulunurken gösterdikleri reaksiyonlarla ilgili olarak izlenim edinememiş, gözlem yapamamıştır. Sonuç olarak güvenilirliği ve doğruluğu test edilmemiş tanıkların beyanları tek delil olarak hükme esas alındığı hâlde savunmanın karşılaştığı zorlukları telafi edecek karşı dengeleyici güvencelerin sağlanmadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda tanıkların duruşmada veya SEGBİS yoluyla dinlenmemelerinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Bu basın duyurusu Genel Sekreterlik tarafından kamuoyunu bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup bağlayıcı değildir.