yazdır

              T.C.
       DİYARBAKIR
1. İDARE MAHKEMESİ 

 

ESAS NO   : 2009/1925

DAVACI     : A. Ö. 

DAVALI     : KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 

ANAYASA MAHKEMESİNE MÜRACAAT EDEN: Diyarbakır 1. idare Mahkemesi

MÜRACAAT KONUSU: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun l25.maddesinin (C) fıkrasının (g) bendinin Anayasanın 2. ve 23. Maddelerine aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle mahkemenizce iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemidir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA 

Hüküm veren Diyarbakır I.idare Mahkemesi dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü;

A) - MADDİ OLAY:

Karayolları 9.Bölge Müdürlüğünde personel müdürü olarak görev yapan davacının 06/05/2009 tarihinde 3 günlük sağlık raporu aldığı, sağlık raporunun 06/05/2009-11/05/2009 tarihleri arasında hastalık iznine çevrildiği, 11/05/2009 tarihinde annesinin acilen ameliyata alındığını öğrenince izinsiz olarak Ankara'ya gittiği, bunun tespiti üzerine inceleme başlatıldığı ve fiil sabit görülerek iptale konu edilen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125.maddesinin (C) fıkrasının (g) bendi uyarınca aylıktan kesme cezası ile cezalandırıldığı ve bu cezaya ilişkin 10/06/2009 tarih ve 17370 sayılı işlemin iptali istemiyle dava açıldığı görülmüştür.

B) - İPTALİ İSTENEN KANUN MADDESİ:

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125.maddesinin (C) fıkrasının (g) bendi; "ikamet ettiği ilin hudutlarını izinsiz terketmek" fiili aylıktan kesme cezasını gerektiren eylemler arasında kurala bağlanmıştır. 

C) - ANAYASAYA AYKIRILIK SEBEPLERİ:

1. ANAYASANIN 2. MADDESİ YÖNÜNDEN

Anayasanın 2.  Maddesinde;   Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu hükmüne yer verilmiştir.

Kişilerin devlete güven duymaları, maddi ve manevi varlıklarını korkusuzca geliştirebilmeleri, temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı hukuk devleti düzeninde gerçekleşebilir. 

Bu bağlamda hukuk devleti, temel hak ve özgürlüklere saygı gösteren, onları koruyan, güçlendirilmesine olanak sağlayan, adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, eylem ve isteklerine karşı yargı yolu açık olan devlettir. 

657 sayılı Yasaya tabi bir göreve atanmakla ilgililer memur olmakta ve bundan sonra da statü hukukuna tabi olmaktadır. Statü hukukuna tabi olmak, önceden belirlenen ilke ve kuralları kabul etmektir. Cumhuriyetin yeni kurulduğu yıllarda görev yaptığı ilçe, bucak, hatta köyde kamu görevlisinin tek personel olduğu, o yıllarda iletişimin bu güne göre gelişmediği göz önünde tutulduğunda "hizmetin aksamaması" için belirtilen fiilin yasaklandığı söylenebilir. Ancak, günümüzde idare kurum ve kuruluş, personel ve iletişim araçları yönüyle gelişmiştir. En önemlisi de "demokratik toplum düzeni" ve "özgürlükler" yönüyle gelişme sağlanmıştır. Statü hukuku ve bu hukukun gereklilik ve öncelikleri önemli ve özellikli iken, statü hukukuna tabi personelin "bireysel özgürlüğü" ve bu özgürlüğün "demokratik toplum düzeni" içerisindeki ağırlığı ve yeri önem taşır hale gelmiştir. Bu çerçevede, kamu görevlisinin mesai saatleri dışındaki özel zamanını geçirirken yada hafta sonu iznini, yıllık iznini, hastalık iznini kullanırken ikamet ettiği ilin sınırları dışına çıkmasının ayrıca bir izne bağlanması, kamu görevlisinin özel yaşamının sınırlandırılmasıdır. Bu noktada asıl dikkat edilmesi gereken konu; kamu hizmeti kavramıdır. Kamu görevlisi mesai saatleri içerisinde kamu hizmeti gördüğü için hizmetin görüldüğü yerde (ilde) bulunmak zorundadır. Kamu hizmetinin görülmediği yani mesai saatleri dışındaki yada izinli olunduğu sıradaki özel zaman diliminde ulaşım imkanlarının geliştiği de dikkate alınarak, ilgililerin sağlık, eğitim, spor, gezi, eğlence vs. amaçlı il dışına çıkması en temel özgürlüğüdür. Maddi olayda da; davacının hastalık izinli bulunduğu sırada Ankarada ikamet eden annesinin acilen ameliyata alınması sebebiyle il dışına çıktığı görülmüştür. Hukuk devleti, özgürlüklere saygı gösteren, koruyup kollayan, güçlenmesini ve gelişmesini sağlayan bir hukuk düzenidir. Sözü edilen madde hükmü ile hukuk devletinin gerekleri çelişmektedir. 

Bu sebeple sözü edilen 125.maddenin (C) fıkrasının (g) bendinin Anayasanın 2.maddesinde belirtilen "hukuk devleti" ilkesine aykırılığı sebebiyle iptali gerekmektedir. 

2) - ANAYASANIN 23.MADDESİ YÖNÜNDEN; 

Anayasanın "Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti" başlığını taşıyan 23.maddesinde;

"Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. 

Yerleşme hürriyeti,  suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak; 

Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek; 

Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.

Vatandaşın yurtdışına çıkma hürriyeti, (...) vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir. 

Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz" hükmü yer almaktadır. 

Bu madde ile bireyin yurt içinde ve yurtdışında seyahat özgürlüğü bulunmaktadır. Bu özgürlüğün kısıtlanması, ancak Anayasada belirtilen durumlarda söz konusudur. Sözü edilen kısıtlama; "seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek; amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir" şeklinde düzenlenmiştir. Kamu görevlisi olmak özel olarak sayılan kısıtlama hallerinden biri değildir. Dolayısıyla iptali istenilen madde ile Anayasada yer alan özel kısıtlama hallerini aşar şekilde düzenme getirilmiştir ki, bu da Anayasanın 23. Maddesi ile çelişmektedir. 

SONUÇ VE İSTEM;

Açıklanan nedenlerle, Anayasanın 152/1.maddesi uyarınca,657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125.maddesinin (C) fıkrasının (g) bendinde yer alan;"ikamet ettiği ilin hudutlarını izinsiz terketmek" ibaresinin iptali istemiyle re'sen Anayasa Mahkemesine gidilmesine ve anılan yasa hükmünün iptalinin istenilmesine, dava dosyasının tüm belgeleriyle onaylı suretinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte Anayasa Mahkemesine sunulmasına, iş bu karar aslı ile dosya suretinin yüksek mahkemeye tebliğinden itibaren beş ay beklenilmesine, beş ay içinde netice gelmezse mevcut mevzuata göre dosyanın görüşülmesine. 20/04/2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.