Genel Kurul

2010/47 E. sayılı dosyaya ait Hava Kuvvetleri Komutanlığı Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 4.5.2010 tarihli başvuru kararı

yazdır

                          T.C.
HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI
    HAVA EĞİTİM KOMUTANLIĞI
ASKERİ MAHKEMESİ 
GÜZELYALI-İZMİR

 

EVRAK NO         : 2010/351 

ESAS NO           : 2010/351

MÜTEFERRİK

KARAR NO         : 2010/196                                                                                                                                                                                          4 Mayıs 2010

 

GEREKÇELİ HÜKÜM

Türk Ulusu adına yargı yetkisini kullanan İZMİR Hava Eğitim Komutanlığı teşkilatında kurulu Askeri Mahkeme,

D.HAKİMİ     : Hv.Hak.Alb.                     Ümit GÜL (1981-103)

AS.SAVCI     : Hv.Hak.Yb.                     Oğuz PÜRTAŞ (1988-Y-1)

ve tutanakta Svl.Me. Ömer Ali PINAR (1997-107) hazır oldukları halde duruşma salonunda açık olarak toplanıldı.

 

DAVACI       :Kamu Hukuku.
SANIK         :Hv.P.Çvş. O. E.
SUÇ            :Emre itaatsizlikte ısrar.
SUÇ TARİHİ :15.03.2010

Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında yapılan açık yargılama sonucu aşağıdaki müteferrik hükme varılmıştır.

 

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

  • İDDİA, MÜTALAA VE YARGILAMA AŞAMALARI :

Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Savcılığının 25.3.2010 tarih ve 2010/282-133 esas-karar sayılı iddianamesi ile sanık Hv.P.Çvş. O. E.'nin birlik içerisinde cep telefonu bulundurduğu ve böylece emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediği iddiasıyla sanık hakkında Askeri Mahkememizde dava açılmıştır. Yapılan yargılama sırasında sanık Hv.P.Çvş. O. E. hakkında verilecek cezanın paraya çevrilememesinin, ertelenememesinin ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilememesinin Anayasa'ya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Askeri Savcı sözlü mütalaasında, sanığın talebinin hukuka uygun bulunmadığını belirterek talebin reddine karar verilmesi yönünde görüş belirtmiştir.

  • SORGU VE SAVUNMA__________________ :

Sanık O. E., Cumartesi günü ailem ziyaretime gelmişti. Bana telefonumu getirmişlerdi. Ben onları Pazar günü gönderdikten sonra birliğime katıldım. Ancak onların eve gidip gitmediklerini öğrenmek için telefonu üzerimde bulundurdum. Bu yüzden teslim etmedim. Sabah içtimasından sonra karargaha gittim. Üzerimde olup fark edip birliğe giderken üzerimde yapılan aramada cep telefonu bulundu. Sim kartım yoktu. Cep telefonu bulundurmanın yasak olduğunu biliyordum. Ben askere gelmeden önce avukatlık stajı yapıyordum. Ben ceza alırsam mahkemenizden cezamın paraya çevrilmesini veya ertelenmesini veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep edeceğim ancak mahkemenizin ASCK'nın 47, Ek-8 ve 10.maddeleri gereğince bu taleplerimi yasal imkansızlık sebebiyle reddedeceğinizi biliyorum. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre Türkiye bir hukuk devleti olup bütün vatandaşlar kanunlarönünde eşittir. Bu durumda yukarıda saydığım maddelerin Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu düşünüyorum ve mahkemenizin bu talebimi bu maddelerin iptali için Anayasa Mahkemesine götürmesini talep ediyorum. şeklinde savunma yapmıştır.

 III- İNCELEME VE DEĞERLENDİRME :

Sanık Hv.P.Çvş. O. E. hakkında birlik içerisinde cep telefonu bulundurmak suretiyle emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediği iddiasıyla askeri mahkememizde kamu davası açılmıştır.

Sanık ceza aldığı takdirde ASCK'nın 47'nci maddesi gereğince cezasının ertelenemeyeceğini, Ek-8'inci maddesi gereğince cezasının paraya çevrilemeyeceğini ve Ek-10'uncu maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğini ve bu durumun Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 2'nci maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olup 10'uncu maddesine göre ise herkes kanun önünde eşittir.

Hukuk devleti ilkesi ve eşitlik kavramı Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında ayrıntılarıyla incelenmiş ve belirtilmiştir.

01.06.2005 tarihinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanunlar ile ilga edilen 765 sayılı Türk Ceza Kanununa ve 647 Sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki kanuna göre oldukça farklı değişiklikler getirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ceza siyaseti ve infaz rejimi değişmiştir. 01.06.2005 tarihinden önce cezalar süresi itibariyle dikkate alınarak hem paraya çevrilip hem ertelenebilirken değişikliklerden sonra hapis cezaları seçenek yaptırımlara çevrilebilmekte veya ertelenebilmektedirler.

Türk Ceza Kanununun 50'nci maddesi gereğince bir yıl ve daha az süreli hapis cezaları paraya çevrilebilmekte ve 51'inci maddesi gereğince iki yıl veya daha az süreli hapis cezaları ertelenebilmektedir. Ayrıca Ceza Muhakemesi Kanununun 231'inci maddesi gereğince de iki yıla kadar olan hapis cezalarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmektedir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun geçici 1 'inci maddesinde ilgili kanunlarla gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2006 tarihine kadar genel hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Daha sonra bu süre 31.12.2008 tarihine kadar uzatılmış ancak yine Askeri Ceza Kanununda gerekli değişiklikler yapılmamıştır. 5329 sayılı kanunla Askeri Ceza Kanununa eklenen Ek-8'inci maddesinin 2'nci fıkrası gereği sırf askeri suçlar ile kanunun 3'üncü babının 4'üncü faslında yazılı suçlar hakkında kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar ile ön ödeme hükümlerinin uygulanmayacağına hükmedilmiştir. 5739 Sayılı Kanunla Askeri Ceza Kanununa eklenen Ek-10'uncu maddesinin 2'nci fıkrası gereği bu kanunda yazılı suçlarla ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanunun 231'inci maddesinin 5 ila 14'üncü fıkralarının uygulanamayacağına hükmedilmiştir.

Dava konusu olayda sanığın cezalandırılması talep edilen Askeri Ceza Kanunun 87'nci maddesi gereğince ceza alması durumunda cezasının ertelenemeyeceği, paraya çevrilemeyeceği ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği anlaşılmaktadır.

Askeri Ceza Kanununa 5739 sayılı Kanunla eklenen Ek 10'uncu maddesinin 2'nci fıkrası aşağıdaki şekildedir.

Bu kanunda yazılı suçlarla ilgili olarak 4/12/2004 tarihle ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231'inci maddesinin beş ila 14'üncü fıkraları uygulanmaz.

5739 sayılı Kanunun gerekçesi ise aşağıdaki şekilde TBM.Meclisi tutanaklarında aşağıdaki şekilde yer almıştır.

Askeri Ceza ve Disiplin yargılamasında askerlik hizmetinin özelliklerinden kaynaklanan bir takım istisnaların kabulü zorunludur Maddenin 2'nci fıkrası ile Askeri Ceza Kanununda yazılı suçlar bakımından Askeri Yargı sisteminde uygulanan askeri disiplin ve bu yargının kendine mahsus özellikleri dikkate alınarak Askeri Ceza Kanununda yazılı suçlarla ilgili olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231 'inci maddesinin beş ile 14'üncü fıkralarında düzenlenen denetimli serbestlik ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin müessesenin Askeri Yargıda yer almaması amacıyla değişiklik yapılmıştır.  Hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulaması Türk Ceza Hukukuna 1.6.2005 tarihinden itibaren girmiş bir kavramdır. Bilindiği gibi ceza yargılamasında cezalar faile ve fiile bağlı olarak belirlenmektedir. Hakim sübuta erdiğine kanaat getirdiği suç sebebiyle cezaya hükmederken failin ve fiilin özelliklerini dikkate alarak cezayı şahsileştirmek durumundadır. Cezanın bir amacı önlemek olduğu gibi diğer bir amacı da ödetmektir. Bir başka amaç ise bilhassa infaz sırasında ve infazdan sonra suç işleyen kişiyi topluma kazandırmaktır. Askeri Mahkemelerde yargılanan sanıkların Askeri Ceza Kanununda yazılı suçları işlemeleri durumunda cezaların bazıları paraya çevrilebilmekte, bazıları ertelenebilmekte ve bazıları ise paraya çevrilememekte ve ertelenememektedir. Ayrıca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilememektedir. Kanun maddesinin gerekçesinde askerlik hizmetinin özellikleri, askeri disiplin ve bu yargının kendine mahsus özellikleri şeklinde soyut kavramlar bulunmaktadır. Askeri hizmetin özellikleri, disiplinin ne olduğu ve bu yargının kendine mahsus özellikleri objektif ve somut olarak belirtilmemiştir. Adeta askeri disiplin yalnızca hapis cezası ile sağlanabilir gibi bir anlam taşımaktadır. Bu gerekçeye katılmak mümkün değildir. Türk Silahlı Kuvvetlerinde disiplin mutlak itaat ve sevgi saygı kavramları ile öncelikle sağlanmaktadır. Askeri Mahkemelerde yapılan yargılamalarda adil yargılama ilkesi titizlikle uygulanmakta ve bu konu Askeri Yargıtay tarafından da aynı şekilde denetlenmektedir. Yargılama usulleri açısından sivil ve asker şahıslar arasında neredeyse hiçbir fark bulunmamaktadır. Adil yargılama çerçevesinde sivil şahıslara tanınan hakların tamamı asker şahıslara da tanınmıştır. Ancak yargılama sonucunda verilen cezanın ertelenmesi, paraya çevrilmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması konusunda tamamen farklılıklar bulunmaktadır. Bu durum Anayasa'nın eşitlik ilkesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası gereği askerlik hem haktır, hem de görevdir. Muvazzaf askeri personel ile askerlik hizmetini yapmaya gelen yükümlüler arasında askerlik hizmeti boyunca bir kere suç işleyen olduğu ve olabileceği gibi suç işlemeyi alışkanlık haline getiren kişiler de bulunabilmektedir. Bu durumda Askeri Mahkemenin cezayı şahsileştirirken takdir yetkisi kısıtlanmaktadır. Askeri Mahkeme sanığın şahsi haline bakmaksızın hapis cezası vermek zorunda kalmaktadır.

Toplumdaki gelişmelere ve ihtiyaçlara göre zaman zaman 1930 tarihli Askeri Ceza Kanununda değişiklikler yapılmıştır. Örneğin yeni baştan askerlik cezası, katıksız hapis ve cezalının rütbesinin kıt'ası huzurunda sökülmesi cezaları kaldırılmıştır. Yine bakaya suçu ile ilgili olarak değişiklikler yapılmıştır.

647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Mülga Kanun gereği hapis cezası alan hükümlüler cezalarının yüzde kırkını çekerken halen yürürlükte olan infaz kanununa göre hükümlüler hapis cezalarının üçte ikisini çekmektedirler. Bu durumda asker kişiler aleyhine infaz şartlarını kısmen ağırlaştırmıştır.

23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlarla ilgili olarak çıkartılan 4616 sayılı Kanunda Askeri Ceza Kanunu ile ilgili bazı istisnalar bulunmasına rağmen daha sonra bu istisnalar kaldırılmıştır. Aynı şekilde CMK'nın 231'inci maddesinin beş ile ondördüncü fıkralarının Askeri Ceza Kanununda yazan suçlarda uygulanmasını engelleyen ASCK'nın Ek 10'uncu maddesinin 2'nci fıkrasının kaldırılmasının hukuka uygun olacağı değerlendirilmektedir.

 

IV- SONUÇ VE HÜKÜM___________________________ :

1. Emre itaatsizlikte ısrar suçundan sanık Hv.P.Çvş. O. E.nin ASCK'nın 87/1madde ve fıkrasının birinci cümlesi gereğince cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında;

1632 sayılı ASCK'nın 47'nci maddesinin 1 'inci fıkrasının A bendi, Ek-8'inci maddesinin 2'nci fıkrası ve Ek-10'uncu maddesinin 2'nci fıkrasının T.C.Anayasası'nın 2 ve 10'uncu maddelerine aykırı olması sebebiyle bu maddelerin iptali maksadıyla Anayasanın 152'nci maddesi gereğince ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURULMASINA,

2. Duruşmanın 22.10.2010 günü saat 09.00'a bırakılmasına karar verildi. 29.4.2010