Genel Kurul
2010/39E. sayılı dosyaya ait Haymana Sulh Ceza Mahkemesinin 19.4.2010 tarihli başvuru kararı
T.C.
HAYMANA
SULH CEZA MAHKEMESİ
GEREKÇELİ BAŞVURU KARARI
DOSYA NO |
: |
2010/36 |
HAKİM |
: |
CEMİLE ASLAN 33860 |
KATİP |
: |
HAVA BİLİCİ 121665 |
DAVACI |
: |
K.H. |
İHBAR EDEN |
: |
HAYMANA ASKERLİK ŞUBE BAŞKANLIĞI |
SANIK |
: |
U.C.Y. |
VEKİLİ |
: |
Av. Ü.K. |
SUÇ |
: |
Yoklama Kaçağı Kalmak |
SUÇ TARİHİ |
: |
21/02/2007 |
BAŞVURU KARAR TARİHİ |
: |
19/04/2007 |
Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında mahkememize açılan kamu davasının açık yargılaması sırasında anayasaya aykırılık iddiasında bulunulmakla Mahkememizce iddia ile ilgili yapılan değerlendirmede;
Haymana Cumhuriyet Başsavcılığının 22/01/2010 tarih ve 2010/18 Esas sayılı iddianamesi ile, Şüphelinin 21/02/2007 tarihine kadar son yoklamasını yaptırması gerekirken yaptırmayıp toplam 2 Yıl 3 Ay 19 gün yoklama kaçağı kaldığı, Şüphelinin geçerli bir mazereti olmaksızın yoklama kaçağı kaldığı ve bu şekilde üzerine atılı suçu işlediği belirtilerek, Şüphelinin eylemine uyan Askeri Ceza Kanunu 63/1-A maddesi uyarınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Sanık U.C.Y. talimat yoluyla alınan savunmasında özetle, 2006 Temmuz ayında Üniversiteyi bitirdiğini, tecil süresinin 2 yıl olduğunu bilmesiyle beraber bu sürenin staj bitiminden sonra işlemeye başlayacağını sandığını ve tecil süresi içinde de yoklama olma yükümlülüğünün olduğunu bilmediğini, bu süreç içerisinde staj ve sınav hazırlıklarının yoğun olmasından dolayı Askerlik şubesine gidemediğini, suç işleme kastının olmadığını, beraatını talep ettiğini beyan etmiştir.
Haymana Askerlik Şube Başkanlığı'nın 02.02.2010 tarih ve 1110-406-10 sayılı yazısında Sanığın Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 30.07.2006 tarihinde mezun olduğu, 31/10/2007 tarihine kadar erteleme hakkını kullandığı, 31/07/2009 tarihinde askere sevk edildiği, 31/07/2010 tarihinin muhtemel terhis tarihi olduğu belirtilmiştir.
Sanık vekili tarafından, 22.03.2010 tarihli celsede özetle Sanığın yargılanmakta olduğu yoklama kaçağı kalma suçlarına 1632 sayılı kanun ek 10. maddesinin 2. fıkra hükmü nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmadığı bu durumun Anayasanın 10 ve 11/2 maddesinde düzenlenen hükümlere aykırı olduğu iddiasında bulunulmuştur.
Mahkememizce; söz konusu iddianın ciddi olup olmadığının değerlendirilmesine ve sanık vekiline konuyla ilgili bütün iddia ve delillerini ileri sürmesi için celse tarihine kadar süre verilmesine dair ara kararı verilmiştir
Sanık vekilinin üç bölüm ve on üç yapraktan oluşan iddia ve görüşlerini içeren dosyası 01.04.2010 tarihinde mahkememize ulaşmıştır.
İhbar eden konumunda olan Haymana Askerlik Şubesi Başkanlığının 15.04.2010 tarihli yazısında anayasaya aykırılık iddiası ile ilgili olarak şubenin görüş bildirme yetkisi bulunmadığı eğer istenirse Milli Savunma Bakanlığından görüş alınması gerektiği belirtilmiştir.
Yargılama konusu ile ilgili mevzuat şöyledir:
Yoklama kaçağı kalma ve bakaya suçlarına bakma görevi Askeri Mahkemelere ait iken, 29/06/2006 tarih ve 5530 sayılı Askeri Mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun 4. maddesi ile değişiklik yapılan 353 sayılı kanunun Barış zamanında sivil kişilerin Askeri Ceza Kanuna tabi suçlarında yargılama mercii başlıklı 13. maddesinde belirtilen Askeri Ceza Kanunun 55-56-57-58-59-61-63-64-75-79-80-81-93-94-95-114 ve 131 maddelerinde yazılı suçlar Askeri Mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan, sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenirse bu kişilerin yargılaması adli yargı mahkemeleri tarafından Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılır. hükmü gereği adli yargı mahkemelerine ait olmuştur.
1632 sayılı askeri ceza kanunu 63/1-A maddesinde Kabul edilecek bir özrü olmadan barışta bakayalarla yoklama kaçağı veya saklılardan yaşıtlarının veya birlikte işleme bağlı arkadaşlarının ilk kafilesi yollanmış bulunanlar ve ihtiyat erattan çağrılıp da özürsüz yaşıtlarının yollanmalarından başlayarak yedi gün içinde gelenler bir aya kadar, yakalananlar üç aya kadar, yedi günden sonra üç ay içinde gelenler üç aydan bir yıla kadar, yakalananlar dört aydan bir buçuk yıla kadar, üç aydan sonra gelenler dört aydan iki yıla kadar hapis, üç aydan sonra yakalananlar altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. hükmü bulunmaktadır.
1111 sayılı kanun 3. maddesinde Askerlik çağı, yoklama devri, muvazzaflık ve yedek olmak üzere üç devreye ayrılır dendiği aynı kanun 4. maddesinde Yoklama devri Askerlik çağının başlangıcından kıtaya duhule kadardır. hükmü bulunduğu Bu hükümden askerlik devresinin kıtaya katılmakla başladığı anlaşılmaktadır
Askerlik devresinin başlama tarihi dikkate alındığında yoklama kaçağı kalma ve bakaya suçlarının; askerlik devresi başlamadan, yoklama devresinde, sivil dönemde Askeri Mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan, sivil kişiler tarafından işlenebilen suçlar olduğu ve sırf askeri suç olmadıkları ortaya çıkmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10.maddesi 1. fıkrasında Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kamın önünde eşittir. denmektedir. 10. madde 4. fıkrada Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. hükmü bulunmaktadır.
Anayasadaki eşitlik prensibinden aynı durumda bulunan kişilerin aynı işleme tabi tutulması gerektiği anlaşılmaktadır. Barışta işlenen yoklama kaçağı kalma ve bakaya suçlarını işleyenler ile Türk ceza Kanununda müeyyideye bağlanmış herhangi bir suçu işleyenler arasında diğer koşullar ayrık tutulmak üzere sırf şüpheliler açısından aynı durumda olma hali söz konusudur.
Yoklama kaçağı kalma ve bakaya suçlarını işleyenler ile Türk ceza Kanununda müeyyideye bağlanmış herhangi bir kasıtlı suçu işleyenler arasında aynı durumda olma hali tekerrür uygulamaları açısından teyit edilmiş durumdadır. Yoklama kaçağı kalma ve bakaya suçları sırf askeri suç olmadıklarından 5237 sayılı kanun 58/4 maddesinde düzenlenen sırf askeri suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulanmaz hükmü kapsamı dışında kalmaktadır. Bu nedenle diğer suçlarla arasında tekerrür hükümleri uygulanabilir durumdadır.
1632 sayılı Askeri Ceza Kanununa 5739 sayılı kanunun; 1. maddesi ile 01/03/2008 tarihinde eklenen ek 10. maddesi 2. fıkrasında bu kanunda yazılı suçlarla ilgili olarak 04/12/2004 tarih ve 5271 sayılı kanunun 231 maddesinin 5 ve 14. fıkraları uygulanmaz hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm gereği yoklama kaçağı kalma ve bakaya suçlarını işleyenler hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulanamaz durumdadır.
Barış zamanında işlenen yoklama kaçağı kalma ve bakaya suçlarının sırf askeri suç olmaması dikkate alındığında söz konusu suçları işleyenler hakkında aleyhe hüküm olan tekerrür hükümleri uygulanabilir olduğu halde 1632 sayılı kanun ek 10. madde 2.fıkra hükmü gereği, lehe hüküm olan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair CMK 231/5. maddesinin uygulanamaz olduğu görülmektedir. Ağırlatıcı hükümde eşitlik varken lehe uygulamada eşitsizlik söz konusudur.
Yoklama kaçağı ve bakaya suçlan Askeri ceza kanununda müeyyideye bağlanmış ise de sivil kişiler tarafından, askerlik devresinin henüz başlamadığı sivil dönemde, askeri mahaller dışında işlenebilen suçlar olduğu ve barış zamanında işlendiğinde bu suçu işleyen sivil kişilerin Türk Ceza Kanununda müeyyideye bağlanmış suçları işleyen sivil kişilerle; CMK 231/5 maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmünün uygulanıp uygulanmayacağına dair koşullarının değerlendirilmesi açısından eşit şartlara sahip olması gerektiği bu nedenle yoklama kaçağı kalma ve bakaya suçlarını işleyenler hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmamasını öngören 1632 sayılı kanun ek 10. madde 2.fıkra hükmünün Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10. maddesinde düzenlenen eşitlik prensibine aykırı olduğu düşünüldüğünden resen anayasaya aykırılık başvurusunda bulunulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM:
- Yoklama kaçağı kalma ve bakaya suçlarını işleyenler hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmamasını öngören 1632 sayılı kanun ek 10. madde 2.fıkra hükmünün Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 10. maddesinde düzenlenen eşitlik prensibine aykırı olduğu düşünüldüğünden söz konusu maddenin anayasaya aykırı olup olmadığının değerlendirilmesi için dosya içeriği ve belgelerin onaylı bir suretinin ANAYASA MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
- Anayasa Mahkemesince; Anayasaya aykırılık başvurusu kabul tarihinden itibaren beş ay içerisinde bir karar verilmez ise yargılamaya devam olunacağı dikkate alınarak CMK 223/8 maddesi uyarınca YARGILAMANIN ALTI AY SÜREYLE DURDURULMASINA
- Bu nedenle duruşmanın 11.10.2010 saat 10.00 a bırakılmasına karar verildi. 19/04/2010