Genel Kurul
2010/1 E. sayılı dosyaya ait Zile Asliye Ceza Mahkemesinin 04.01.2010 tarihli başvuru kararı
T.C
ZİLE
ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
Anayasaya Aykırılık İtirazıma İlişkin Başvuru Müzekkeresi
Sayı: 2009/178 Esas
ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
Kaçak elektrik hırsızlığı suçundan yargılanan K.D. Hakkında mahkememizde görülen kamu davasının 31.12.2009 tarihli celsesinde mahkememizce, sanığa mahkumiyet kararı verilmesi halinde ve 5271 sayılı CMK'mn 231. maddesinin 5. ve devamı fıkraları gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi halinde, kanun hükümlerinden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebileceğini düzenleyen ve böylece zımnen temyiz yolunu kapatan CMK'nun 231/12 maddesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde tüm yargılama giderlerinin sanığa yükletileceğim öngören 325/2 maddesinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının devletin niteliklerini belirten 2. Maddesine ve kanun yönünde değişikliği düzenleyen 10. Maddesine aykırı görülmesi sebebiyle, Anayasa'nın 152. Maddesi gereğince bu hükümlerin iptali konusunca mahkememizce Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir.
Bu konuya ilişkin gerekçemizi kısaca şu şekilde açıklamaktayız:
CMK'nın 231. maddesinin 5-14. fıkralarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı düzenlenmiş olup; bu hükümlere göre sanığa verilen ceza 2 yıl veya daha az süreli hapis veya para cezası ise sanığın dana önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olması, mahkemece sanığın kişiliği ve davranışları dikkate alınarak yeniden suç işlemeyeceği, yönünde olumlu kanaate varılmış olması ve mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade veya eski hale getirme şeklinde giderilmesi şartlarının gerçekleşmesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilecek olup bu halde 5 yıllık denetim süresi belirlenerek bu karar verilecek bu süre içinde sanığa belli bir eğitim programına devam etmek, belli bir meslek veya sanat sahibi olması halinde gözetim altında çalıştırılma, belli yerlere gitmekten yasaklanma veya devam etme şeklinde bir tedbire de ek olarak karar verilebilecek; bu beş yıllık denetim süresi içinde belirlenmişse denetimli serbestlik tedbirlerine uymak ve kasıtlı bir suç işlememek halinde davanın düşmesine karar verilecek aksi halde mahkemece açıklanması geri bırakılan hüküm açıklanacak; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi halinde verilen hapis cezası ertelenemeyecek ve para cezası gibi seçenek yaptırımına çevrilemeyecek ancak açıklanması geri bırakılan hüküm açıklanırken sanığın durumu değerlendirilerek ceza yarısına kadar indirilmesine veya bir kısmının infaz edilmemesine veya koşulların gerçekleşmesi halinde hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımına çevrilmesine karar verilerek hüküm açıklanabilecektir.
Halen Ceza Mahkemelerince verilen kararların temyizinde 1412 sayılı CMUK'un 305-326. maddleri tatbik edilmekte olup, bu hükümlerden 305. madde kapsamı dışında kalan kararlar cezanın tür ve mahiyetine göre re'sen veya başvuru üzerine temyiz incelmesine tabi iken, mahkumiyet hükmü verilen kararlar için 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinin 12. fıkrasında bu kararlara karşı itiraz yolunun açık olduğuna hükmedilerek temyiz yolu kapatılmıştır. Bir an için bu düzenlemenin hükmün açıklamasının geri bırakılması kararına temyiz yolunu kapattığı mahkumiyeti belirleyen karara karşı temyiz yolunun hala açık olduğu ileri sürülebilir ise de, kanun metni karşısında bu düşünceyi savunmak güç olduğu gibi uygulamada da Yargıtay kararlan ve mahkemeler uygulamasında bu düzenlemenin karara karşı temyiz incelmesi yolunu kapattığı kabul edilmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edildiğinde de itiraz mercii sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarının oluşup oluşmadığı yönünden incelme yapmakta, mahkumiyet kararının yerindeliğine ilişkin bir belirleme ve karar vermemektedir. CMK'nın 231. maddesinin 5. fıkrasında Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararın kurulan hükmün sanık açısından bir hukuki sonuç doğurmayacağı açıklanmış ise de, müsadere, yargılama gideri gibi konularda verilen kararlar kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğurmakta, bu yönlerden itiraz sırasında değerlendirme yapılamadığı veya yapılmadığı temyiz yolunun ise kapalı olması sebebi ile adeta kesin olarak verilen bir karar gibi işlem yapılmaktadır. Yargılama giderlerine ilişkin olarak CMK'nın 325. maddesinin 2. fıkrasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde tüm giderlerin sanığa yükletileceği açıkça öngörülmüştür. Bu hükme dayanarak hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanığa vekalet ücreti de yükletilmektedir.
Anayasamızın devletin temel niteliklerini belirleyen 2. maddesinde devletimizin insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğu açıklanmaktadır. Devletimiz insan haklarına riayet etmek konusunda İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesine de taraf olmuştur. Taraf olunan İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesindeki haklara uygun düzenlemeler yapmak hem bu sözleşmeye taraf olmanın bir gereği, hem de Anayasamızın 2. maddesinin bir gereğidir. Bir karara karşı temyiz kapalı olması ancak temyize tabi olup da kesinleşen kararlar gibi sonuçlar doğurması İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesince kabul edilen adil yargılanma hakkını teminat altına alan düzenlemelerine de aykırı sayılmalıdır. Bu gibi sebeplerle CMK'nın 231. maddesinin 11. fıkrasının ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanık açısından bir hukuki sonuç doğurmayacağı CMK'nın 231. maddesinin 5. fıkrasında açıklanmasına rağmen, hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde tüm giderlerin sanığa yükletileceğine ilişkin CMK'nın 325/2. fıkrasını Anayasamızın devletin niteliklerini açıklayan 2. maddesine aykırı olduğunu düşünmekteyiz.
Ayrıca CMK'nın 325/11 maddesi, tekerrüre esas sabıkası olduğu için hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyen ve hakkında verilen karara karşı temyiz hakkı verilen sanıklar ile, sabıkası olmadığı için hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması verilen ama temyiz hakkı tanınmayan sanıklar arasında eşitsizlik yaratmaktadır. Bir eşitsizlik olacak ise bunun sabıkası olamayan kişiler lehine olması gerekli iken tersi söz konusudur. Bu sebeple CMK'nın 325. maddesi Anayasamızın kanun önünde eşitlik konulu 10. maddesine de aykırıdır.
Dosyamızda sanık sabıkasız olup, sanığın mahkumiyetine ilişkin mahkememizce verilen 2006/365 esas 2006/649 karar sayılı karar temyiz mahkemesince, karardan sonra 08.08.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5278 sayılı kanun ile değişik CMK'nın 231. maddesi gereğince sanık hakkında hükmün açıklanmasının gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi amacı ile bozulmuş, mahkememizce bu bozma ilamına uyulmuş ve 31.12.2009 tarihli celsede C. Savcısı sanık hakkında mahkumiyet kararı verilip sanığın sabıkasız geçmişi, sanığın şikayetçi kurum zararını ödemiş olması sebebi ile hakkında CMK'nın 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesini talep etmiştir. Bu sebeple CMK'nın 231. maddesinin 11. fıkrası ile 325. maddesinin 2. fıkrası mahkememizce sanık hakkında tatbiki gerekebilecek hükümlerdir.
Özet olarak açıkladığımız düşüncemiz dikkate alınarak Anayasamızın 152. maddesi gereğince inceleme yapılarak 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinin 11. fıkrası ile 325. maddesinin 2. fıkrasının iptaline karar verilmesini talep ederiz. Saygılarımızla.04.01.2010
Mustafa Diba
41084 -Hakim