Paylaş | 04 Ekim 2025

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, “Adalet terazisi, hâkim ve savcıların elindedir. Bu terazi, dünyadaki en hassas terazidir; vicdanın derinliklerinde kurulmuş, hakikatin nefesiyle ayakta duran manevi bir terazidir.” dedi.

Anayasa Mahkemesi ve Türkiye Adalet Akademisi ile Avrupa Birliği-Avrupa Konseyi iş birliğinde hâkim ve savcılara yönelik düzenlenen eğitim programları kapsamında “Mülkiyet ve Adil Yargılanma Hakkı Kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi Uygulamalarında Güncel Meseleler” konulu program gerçekleştirildi. 3 Ekim 2025 tarihinde İstanbul’da düzenlenen programa; Anayasa Mahkemesi üyeleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçları ile hâkim ve savcılar katıldı.

Bireysel Başvuru; Etkin, Erişilebilir ve Örnek Gösterilen Bir Başvuru Yoludur

Programın açılışında konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, bireysel başvurunun 2012 yılından bu yana temel hak ve özgürlüklerin korunmasında hayati bir rol üstlendiğini belirtti. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru yoluyla yalnızca bireylerin hak ihlallerine karşı başvurduğu bir merci değil, aynı zamanda hukuk devletinin güçlenmesine katkıda bulunan temel bir aktör hâline geldiğini vurgulayan Başkan Özkaya “Bireysel başvuru, artık Türkiye’de etkin, erişilebilir ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi öncesi tüketilmesi gereken, örnek gösterilen bir başvuru yolu hâline gelmiş bulunmaktadır. Bu başarı, avukatlarımızın da dâhil olduğu tüm yargı camiamızın ortak başarısıdır. Tüm meslektaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum.” dedi.

Bireysel başvuru sistemi kapsamında bugüne kadar Anayasa Mahkemesine yaklaşık 700 bin başvuru yapıldığını belirten Başkan Kadir Özkaya “Bu başvurularda insan hakları yargısında çok sayıda ve çok önemli kararlar verilmiş, binlerce hak ihlali giderilmiş, anayasal ilkelerin daha görünür ve işlevsel hâle gelmesine vesile olunmuştur. Bu yönüyle bireysel başvuru, Anayasa’nın yaşayan bir metin olmasına imkân veren, dinamik ve dönüştürücü bir mekanizma niteliğini haiz olmuştur.” ifadelerini kullandı.

23 Eylül 2012 tarihinden bugüne kadar makul sürede yargılanma hakkı dâhil toplam 81 bin 481 ihlal kararı verildiğini aktaran Başkan Özkaya “Bugüne kadar verilen toplam ihlal kararlarından icra süreci devam edenlerin sayısı 75’tir. Şüphesiz bu tablo, bireysel başvuru yolunun vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini korumada ne denli önemli bir işlev üstlendiğinin açık bir göstergesidir.” şeklinde sözlerine devam etti. Anayasa Mahkemesinin karar verme süreçlerinde yürüttüğü çalışmalara ilişkin bilgiler de paylaşan Başkan Kadir Özkaya, Yargıtay ve Danıştay ile de tam bir iletişim içinde çalışmalar yürütüldüğünü ifade etti.

Konuşmasında bireysel başvurularda en çok gündeme gelen haklardan ikisinin mülkiyet hakkı ve adil yargılanma hakkı olduğunu belirten Başkan Özkaya, “Anayasa Mahkememiz; kamulaştırma, kamulaştırmasız el atma, imar uygulamaları ve vergilendirme gibi alanlarda verdiği kararlarla, mülkiyet hakkının hem bireyler hem de kamu yararı bakımından adil bir denge içinde korunması gerektiğini ortaya koymaktadır.” dedi.

Başkan Kadir Özkaya; makul sürede yargılanma hakkı, mahkemeye erişim hakkı, gerekçeli karar hakkı, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılanma ilkesi ile bağımsız ve tarafsız mahkeme önünde yargılanma güvencesinin adil yargılanma hakkının en temel unsurları olduğunu belirterek, “Bu hakkın güvence altına alınması, yalnızca bireysel mağduriyetlerin giderilmesi için değil yargı sistemine duyulan güvenin artması bakımından da kritik önemdedir.” diye konuştu.

Bir Hâkimin Kaleminden Dökülen Her Karar, Sıradan Bir Metin Değil Topluma Güven ve İstikrar Sunan Bir Fener Olmalıdır

Hâkimlik ve savcılık mesleğine ilişkin evrensel nitelikte değerlendirilen bazı temel prensiplere değinen Başkan Özkaya, “Adalet terazisi, hâkim ve savcıların elindedir. Bu terazi, dünyadaki en hassas terazidir; vicdanın derinliklerinde kurulmuş, hakikatin nefesiyle ayakta duran manevi bir terazidir.” ifadelerini kullandı. Vicdanın bağımsızlık ve tarafsızlık için vazgeçilmez olduğunu vurgulayan Başkan Özkaya “Vicdan yalan söylemez, yanlışı emretmez, hep doğrunun yanındadır. Bir hâkimin kaleminden dökülen her karar, sıradan bir metin değil topluma güven ve istikrar sunan bir fener olmalıdır. Adalet, pozitif hukuk metinlerinin ötesinde, insanlığın ortak vicdanında yaşayan en yüce değerdir. Adil, dürüst ve tarafsız kalabildiğimiz sürece hem kendimizi hem de toplumumuzu yüceltiriz.” diye konuştu.

Hâkim ve savcıların hukuk kurallarını ve maddi olayı çok iyi bir şekilde anlama ve kavrama kabiliyetini sürekli olarak geliştirmeleri gerektiğini hatırlatan Başkan Özkaya, “Ahlakın, aklın, vicdanın, bilimin yani adaletin hüküm sürdüğü bir toplumun varlığını sürdürmesinde ya da inşasında en önemli sorumluluk, hâkim ve savcılarındır.” ifadelerinin kullandı.

İnsanlık, Tüm Bu Yaşananlara Karşı Ortak Bir Vicdanla Hareket Etmelidir

Konuşmasının sonunda uluslararası gelişmelere de değinen Başkan Özkaya, başta Gazze olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan savaş ve zulümlerin insan haklarını tehdit ettiğini belirterek, “İnsanlık, tüm bu yaşananlara karşı ortak bir vicdanla haykırmalı, ortak bir vicdanla hareket etmelidir. İnsanlığın ortak geleceğinin, adil ve sürekli nitelikli bir barışın ancak yeryüzünde ahlaki değerlere ve adalete dönülmesiyle, adaletin ve ahlakın hâkim kılınmasıyla mümkün olabileceği unutulmamalıdır.” dedi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye Hâkimi Saadet Yüksel ise yaptığı konuşmada, programın yalnızca bilgi paylaşımı değil aynı zamanda farklı yargı düzeyleri arasında ortak bir anlayış ve diyalog geliştirme açısından son derece değerli olacağını ifade etti. Programın hem ulusal hem de uluslararası düzeyde insan haklarının korunmasına ilişkin olarak ortak anlayışı derinleştirme imkânı yaratacağına inandığını dile getiren Yüksel; konuşmasında ikincillik ilkesi, yargısal diyalog ve güncel içtihatlar ışığında mülkiyet hakkı konularını kapsamlı bir şekilde ele alarak değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Bekir Altun da açış konuşmasında, Anayasa Mahkemesi kararlarının Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi açısından büyük önem taşıdığını belirterek “Anayasa Mahkemesinin temel haklara ilişkin kararları, yalnızca somut olayları değil genel olarak hukuk sistemini ve kamu uygulamalarını da etkilemektedir.” dedi. Altun, bireysel başvurunun 2010 Anayasa değişikliğiyle hukuk sistemine girdiğini hatırlatarak Anayasa Mahkemesi kararlarının yalnızca somut olaylara değil genel olarak hukuk sistemine ve kamu uygulamalarına yön verdiğini kaydetti.

Avrupa Konseyi Ankara Program Ofisi Başkanı William Massolin ise bu tür programların hukukun üstünlüğünü pekiştirmeye ve yargı uygulamalarını geliştirmeye yönelik ortak çalışmalar olduğuna dikkat çekerek temel haklar konusundaki bilgi ve farkındalığı artırmak, bu hakların Türkiye’deki yorum ve uygulamasını yönlendiren ilkeleri ele almak amacıyla düzenlenen programın faydalı olacağına inandığını dile getirdi.

Açış konuşmalarının ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Anayasa Mahkemesi kararları ışığında mülkiyet hakkı ve adil yargılanma hakkına ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı oturuma geçildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye Hâkimi Saadet Yüksel’in başkanlığındaki oturumda Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Basri Bağcı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Malta Hâkimi Lorraine Schembri Orland ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Macaristan Hâkimi Péter Paczolay sunumlarını gerçekleştirdi.