Paylaş | 08 Şubat 2024

Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Yılmaz Akçil için Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu'nda and içme töreni düzenlendi.

Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yüksek yargı organlarının üyeleri ve davetliler katıldı.

Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklâl Marşı’nın okunmasının ardından konuşmasını yapan Başkan Arslan, Yılmaz Akçil’i tebrik ederek kendisine yeni görevinde başarılar diledi; üyeliğinin şahsına, ailesine, Anayasa Mahkemesine ve ülkemize hayırlı olmasını temenni etti.

“Ahde vefa, toplum ve devlet hayatı için vazgeçilmez önemi haiz ahlaki ve hukuki bir ilkedir.”

And içmenin bir anlamda ahitleşme, andlaşma olduğunu belirten Başkan Arslan, andlaşmanın ahde vefayı gerektirdiğini dile getirerek “Verilen sözün tutulması anlamına gelen ahde vefa, toplum ve devlet hayatı için vazgeçilmez önemi haiz ahlaki ve hukuki bir ilkedir. Öyle ki devletin devamı, toplum sözleşmesi mahiyetindeki anayasanın ve onun varlık nedeni olan temel hak ve özgürlüklerin korunmasına, bu da son tahlilde ahde vefa ilkesinin hayata geçirilmesine bağlıdır.” dedi.

Hâkimlik görevine başlarken giyilen cübbenin adaleti ve onun omuzlara yüklediği ağır sorumluluğu temsil ettiğini ifade eden Başkan Arslan  insanların o cübbenin önünde adaletin tecelli edeceğine, haksızlığın giderileceğine ve uyuşmazlıkların kavgasız bir şekilde çözüme kavuşturulacağına inandıklarını vurgulayarak sözlerine Üzerimizdeki cübbeler, toplumun adalete güveninin sembolüdür. Bu güveni sarsacak, aşındıracak davranışlardan kaçınmak da göreve başlarken yaptığımız yeminlere sadakatin, ahde vefanın gereğidir.” şeklinde devam etti.

Bireysel başvuru Türk yargı tarihinin en büyük reformlarının başında gelmektedir.”

Anayasa Mahkemesinin anayasa koyucunun ortaya koyduğu amaçlar doğrultusunda hak eksenli bir yaklaşımla Anayasa’yı yorumladığını ve kronikleşmiş birçok hukuki meselenin çözümüne verdiği kararlarla katkı sağladığını belirten Başkan Arslan, Anayasa Mahkemesinin yaşama hakkından ifade    özgürlüğüne, mülkiyet hakkından örgütlenme özgürlüğüne kadar bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerle ilgili olarak yüz binlerce karar verdiğini, bunu yaparken de başvurucunun kimliğine hiçbir zaman bakmadığını vurguladı ve “Bu kararlarla birlikte anayasa koyucunun öngördüğü gibi bireysel başvurunun, sorunu ülkemizin hukuk düzeni içinde çözme işlevi önemli ölçüde yerine getirilmiştir.” ifadelerini kullandı.

“Bireysel başvuru bir temyiz yolu değildir.”

Konuşmasında hukuk gündemine damgasını vuran bireysel başvuruyla ilgili yanlış bilinen veya yanlış anlaşılan bazı hususlara açıklık getiren Başkan Arslan bireysel başvurunun bir temyiz yolu olmadığının altını çizerek “Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın yorumu ve uygulanmasının söz konusu olmadığı durumlarda kural olarak bireysel başvuruya konu olaydaki olguların ve bunlara uygulanan kuralların yorumuna, delillerin değerlendirilmesine, verilen kararın sonucu itibarıyla doğru veya haklı olup olmadığına bakmamaktadır. Mahkememiz,  kendisine   verilen   görev ve yetki çerçevesinde, sadece yargılama sürecinde başvurucunun anayasal hak ve özgürlüklerinin ihlal edilip edilmediğini incelemektedir.” dedi.

“Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmamasının gerekçesi olamaz.”

Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğunu, herkesi ve her kurumu bağladığını belirten Başkan Arslan Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmamasının hiçbir gerekçesinin olamayacağına dikkati çekerek hiç kimsenin Anayasa Mahkemesinin anayasa ve hükümlerine ilişkin yorumunu ve  kararlarını beğenme yükümlülüğü olmadığını ancak bir hukuk devletinde bu kararlara uymanın anayasal zorunluluk olduğunu vurguladı ve sözlerine şöyle devam etti:

“Kuşkusuz bireysel başvuruya konu yargısal karar sürecinde temyiz mercileri dahil  tüm  mahkemeler  de Anayasa’yı yorumlamaktadır. Ancak Anayasa’nın 148. maddesi uyarınca olağan kanun yolları tüketildikten sonra söz konusu yorumlara dayanan  yargısal  kararlara karşı bireysel başvuru yapılabilmektedir. Bu durumda Anayasa’yı kesin ve bağlayıcı olarak yorumlayarak yargısal nitelikteki kamu gücü işlemini denetleme yetkisi hukuk düzenimizde sadece Anayasa Mahkemesine verilmiştir.”

Bireysel  başvurunun  etkili olabilmesi ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına bağlıdır.”

Anayasa Mahkemesinin ihlalin tespitinin yanında onun giderilmesi için yapılması gerekenlere hükmetmesinin de anayasal ve yasal zorunluluk olduğunu dile getiren Başkan Arslan, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılmasının kural olarak ihlal öncesi hâle getirmeyi gerektirdiğini, bunun  yolunun da -ihlal eğer yargı kararından kaynaklanıyorsa- ihlale neden olan kararın ortadan kaldırılmasından geçtiğini vurguladı.

Başkan Arslan Anayasa’nın  153. maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğunu; yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağladığını hatırlatarak sözlerine “Esasen ihlal kararlarının icrası, sadece Anayasa’nın 153. maddesinin değil, aynı zamanda ve her şeyden evvel Anayasa’nın hepimizi bağlayan ve kullandığımız yetkilerin meşruiyetini sağlayan bir toplum sözleşmesi olmasının, bu sözleşmeye sadakat yükümlülüğünün ve ahde vefa ilkesinin zorunlu sonucudur.” şeklinde devam etti.

Başkan Zühtü Arslan'ın konuşmasının ardından and içme törenine geçildi. Öz geçmişi okunan yeni Üye Yılmaz Akçil yemin etti. Akçil’e kisvesi Başkan Zühtü Arslan tarafından giydirildi.

Başkan Arslan'ın konuşma metnine ulaşmak için tıklayınız.

Başkan Arslan'ın konuşmasını izlemek için tıklayınız.